أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم

اَلْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ * وَاصَّلَاةُ وَسَّلَامُ عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى آلِهِ وَاَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ

 

Bu akşamki ders konumuz çok önemli olan ama pek dikkat etmediğimiz “selam vermek, selam almak, selamı yaygınlaştırmak”. İslam’ın emirlerinden olan selam vermek/almak vazifemizi maalesef bihakkın yerine getirmiyoruz. Bakınız Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de ne buyuruyor;

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتاً غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتّٰى تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلٰٓى اَهْلِهَاۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.”  (Nûr; 27)

Bir yere gittiğinizde kapıyı çalmadan girmeyeceksiniz, kapıyı çaldıktan sonra kapıyı açan eğer erkekse izin isteyeceksiniz eğer izin verirse girebilirsiniz, eğer kadın var erkek yoksa size izin verilse bile o yere giremezsiniz. Evvela izin isteyeceksiniz izin verilirse girecek sonrada selam vereceksiniz. Bu konu çok önemlidir. Bir eve öyle elini kolunu sallaya sallaya girilmez. Bazı toplumlarda bu çok basit görülüyor. “Efendim benim dayımın evidir, amcamın evidir, halamın evidir, hiç izin istemeden rahat bir şekilde izin istenilmeden içeriye giriliyor hele köylerde bu daha fazladır. Bir samimiyet ifade etmeye çalışıyorlar, direk eve girerler hâlbuki bu İslami değildir. Eğer örfte, adette böyle yanlış bir durum varsa mutlaka toplum olarak bunu düzeltmemiz gerekir. Herkes istediği zaman kimsenin evine girmesin. Hatta bugün telefonlar var eğer bir kişiyle işi varsa veya ziyaret etmek isterse veyahut sıla-i rahm yapacaksa telefonla arasın veya haber göndersin – müsait misiniz bu akşama sizi ziyaret etmek isterim –  desin eğer müsait  ise ziyaret etsin yoksa ziyaretini uygun bir zamana ertelesin. Bu samimiyetten kaynaklı habersiz ziyaretler neticesinde uygunsuz durumlara şahit olunabilmekte, bunun neticesinde bir takım istenmeyen sonuçlar meydana gelmektedir.

Değerli Müslümanlar Yüce Allah Ayet-i Kerime’de “bir yere girerken izin isteyiniz ve selam veriniz” diyor.

وعن عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما أن رجلا سأل رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أيُّ الإْسلام خَيْرٌ ؟ قال « تُطْعم الطَّعَامَ ، وَتَقْرأُ السَّلام عَلَىَ مَنْ عَرِفَتَ وَمَنْ لَمْ تَعْرِفْ » . متفق عليه

Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.) şöyle demiştir:

Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e: İslam’da hangi amel daha hayırlıdır, diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Yemek yedirmen, tanıyıp tanımadığın kimselere selam vermendir” buyurdu. (Buhari, İman 20, Müslim, İman 63)

İşte örfümüzde azalan durumlardan birisi de selamın azalması, tanıdıklarımıza selam verip, tanımadıklarımıza selam vermeyişimizdir. Bir caddenin sonuna kadar gitsek tanıdığımız biri çıkmasa kesinlikle selam vermeyiz. Hâlbuki selamın yaygınlaşması ülfet getirir, insanlar arasında sevginin çoğalmasına vesile olur. Birazdan bahsedeceğim hadis-i şerifte Peygamber efendimiz (صلى الله عليه وسلم) onu dile getirecektir. Tanıdık olsun olmasın herkese selam vermeliyiz. Sözlü/sesli olarak selam verilmelidir. Mesela arabada giderken çalınan korna selam değildir. Veyahut korna çalmadan el ile selam vermek, diğer kişinin el ile işaret etmesi İslam’ın selamı değildir. Selam elini kaldırırken aynı zamanda esselamun aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu demek, diğer şahsında aleykum selam ve rahmetullahu ve bereketuhu demesi şeklinde olmalıdır. Farz ve sünnet olan selam ancak bu şekilde yerine getirilmiş oluyor değerli Müslümanlar. Tanıdık veya tanımadık herkese selam vermek işte İslam’ın en değerli şeylerinden biri budur.

Bir başka hadisi şerifte;

وعن أبي عُمارة البراء بن عازبٍ رضي الله عنهما قال : أمرنا رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم بِسَبعٍ : «بِعَيادَةِ الَمرِيضِ . وَاتِّباع الجَنائز ، وَتشْميت العَاطس ، ونصرِ الضَّعِيف ، وَعَوْن المظلوم، وإفْشاءِ السَّلام ، وإبرارِ المقسم » متفق عليه ، هذا لفظ إحدى روايات البخاري .

Ebu Umara Bera ibni Azib (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (صلى الله عليه وسلم) bize şu yedi şeyi emretti:

Hasta ziyaretini

Cenazeye katılmayı

Aksırana “Elhamdülillah” derse “Yerhamükellah” demeyi

Zayıfa yardım etmeyi

Mazluma yardımcı olmayı

Selamı yaygınlaştırmayı

Yemin eden kimsenin yeminini yerine getirmesini temin etmeyi

Şimdi hasta ziyaretleri de azaldı. Hastalar pek ziyaret edilmiyor ya da görsünler reklam olsun diye ziyaret ediliyor, Aslında kişi bir hasta ziyaretine giderken şöyle niyet etmelidir, -ben bu hastayı Allah ve Resulu emrettiği için ziyaret etmeliyim.-

Cenazelere katılmak, çok şükür cenazelere katılım günümüzde iyidir. Bu da çok önemlidir İslam toplumunda sevgiyi, saygıyı pekiştiren şeylerdendir. Kişi bir Müslümanın cenazesine iştirak etse hele bunu sünnettir diye, Resulullah (صلى الله عليه وسلم) emretti diye yapsa onun sevabına nail olacağı gibi onun kardeşlik bağlarının güçlenmesi, sevgi ve saygının toplumda artması gibi semeresi, meyvesi de meydana çıkacaktır. Görülsün bilinsin diye değil, Peygamber Efendimiz ’in (صلى الله عليه وسلم) hadisi şerifinde telkin edildiğinden dolayı bizler o cenazelere katılmalıyız.

İşte günümüzde âlim, hoca ve muttakilerin bildiği ama toplumun genelde pek bilmediği veya önemsemediği diğer bir konu da bir Müslüman aksırdığında ne yapılması gerektiği. Kişi aksırdığı zaman  الحمد لله –Elhamdulillah- diyecek, karşısındaki  يَرْحَمُكُمُ اللّهُ –yerhamukumullah-yani Allah sana rahmet etsin, aksıran kişi tekrar يهديكم الله ويصلح بالكم Allah size ve bize hidayet versin diyecek. Bu sünnette günümüzde pek yapılmaz hale geldi maalesef.

Zayıfa yardım etmek işte bu da önemli konulardan bir. Zayıf derken sadece malda değil her hali zayıf olan kimse maddiyatı olmayan, çevresi olmayan, akrabası olmayan kişi işte ona yardım etmek. Mazlum ise senin elinde ondan bu zulmü kaldırabilecek güç varsa o zulmü ondan kaldır bırakma ezilsin, hani Peygamber efendimiz (صلى الله عليه وسلم) bir hadisinde şöyle buyuruyor;

 

وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]قال رَسولُ اللّهِ : انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً. قِيلَ: أنْصُرُهُ إذَا كَانَ مَظْلُوماً، فَكَيْفَ أنْصُرُهُ ظَالِماً؟ قالَ: تَحْجُزُهُ عَنِ الظُّلْمِ، فإنَّ ذلِكَ نَصْرُهُ[. أخرجه البخاري والترمذي .

“Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et” “Mazlumsa yardım ederim, zalim nasıl yardım ederim?” diye sorulmuştu. “Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır” buyurdu. Buhari, Mezalim 4, İkrah 7, Tirmizi, Fiten 68, (2256)

Bir insan bir güç elde etti, başladı etrafa zulmetmeye ona karşı bir güç var ise ona karşı kullanılırsa o kişinin faydasına değil midir? Onu o zulümden alıkoyan bir güç varsa güzel bir şeydir. O kişiyi günahlardan uzaklaştırma gibi bir şeydir bir insana en büyük yardım nedir? Onu günahlardan uzaklaştırmaktır. İşte bu da Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (صلى الله عليه وسلم) bize emrettiği şeylerdendir.

Şimdi konumuzla ilgili olan kısma geldik selamı yaygınlaştırmak, bir toplum düşünelim, her tarafta böyle esselamun aleykum diyerek birbirlerine selametlik dileyen, dua eden insanlarla dolu bu ne güzel bir toplum olur. Bu selam bir nurdur, bir rahmettir, o rahmet o cemiyet üzerine yayılıyor ve o cemiyette bir sevgi muhabbet oluşturuyor. Bu muhabbet oluştuğu için Müslümanlar birbirini sever Allahu Teâla da onları sever ve cennete girmeye hak kazanırlar. Efendimizin (صلى الله عليه وسلم)  Hadisi Şerifin son kısmında ki nasihati da yemin eden bir kişinin yeminini yerine getirmesidir.

وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم « لا تَدْخُلُوا الجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلا تُؤمِنوا حَتى تحَابُّوا ، أَوَلا أدُلُّكُمْ عَلَى شَئٍ إذا فَعَلْتُمُوهُ تَحاَبَبْتُم ؟ أفْشُوا السَّلام بَيْنَكُم » رواه مسلم .

Ebu Hüreyre’den (رَضِيَ اللّهُ عَنْه) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (صلى الله عليه وسلم)  şöyle buyurdu: “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız takdirde sizin birbirinizi seveceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim, İman 93)

İnsan hadis-i şeriflere baktığı zaman eksiklerinin neler olduğunu ve nasıl tamamlaması gerektiğini apaçık görebiliyor. Günümüz toplumunda selam verme azalmış, selam azalınca sevgi azalmış, sevgi azalınca kuvvetli iman da azalmış. Hâlbuki kuvvetli iman olmazsa cennet istihkakı da tehlikeye girer.

Bir başka hadiste Fahri Kâinat Efendimiz (صلى الله عليه وسلم) şöyle buyuruyor;

وعن أبي يوسف عبد الله بن سلام رضي الله عنه قال : سمعت رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول « يَا أيُّهَا النّاسُ أفْشُوا السَّلام ، وَأْطعِمُوا الطْعَامَ، وَصِلُوا الأْرحامَ ، وَصَلُّوا والنَّاس نيامٌ ، تَدْخُلوا الجُنَّة بسلام » رواه الترمذي وقال : حديث حسن صحيح

Ebu Yusuf Abdullah ibni Selam  (رَضِيَ اللّهُ عَنْه) şöyle demiştir: Ben Rasûlullah’ı (صلى الله عليه وسلم): “Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alakanızı ve yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız ki bu yüzden selametle cennete giresiniz” buyururken işittim. (Tirmizi, Kıyame 42)

Maalesef akraba ziyaretleri de azalmış. Sıla-i rahm gerçekten azalmış, hastalanınca bile ziyaret edilmez, nerede ise cenazesine bile gidilmez hale gelmiştir.

Şimdi gelelim selam nasıl verilir? Bazıları Arapça bir şeyler öğreniyor zamiri muhatap, müfret, tesmiye, müzekker ve müennesi biraz anlıyor ona göre sanki Esselamu aleyke demek daha iyidir. Hâlbuki öyle değil. Şöyle bir şey var “Esselamu aleyke” selam sana olsun “ke” müfred, müzekker, muhatapdır evet böyle deyince selam sana olsun denmiş olur. Hâlbuki selamın nasıl verileceğini, nasıl alınacağını Peygamber efendimizin hadislerinden öğrenmemiz gerekir. Bir kişi de olsa “لسلام عليكم  esselamu aleykum” kullanılır. Yani kök cem’i müzekkerdir, muhataptır. Bu kalıp kullanılır. Size selam olsun “السلام عليكم ورحمة الله وبركاته” demek de ayrı sünnettir. Bir başka hadis-i şerifde şöyle buyruluyor;

İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

 

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:

 

– es-Selâmü aleyküm, dedi. Hz. Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

 

– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:

 

– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz. Peygamber:

 

– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:

 

– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz. Peygamber o kişiye de selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:

 

– “Otuz sevap kazandı” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb 132)

 

Bizler toplum olarak bu selamlaşmaya o kadar yabancılaşmışız ki bir kişi gelse kapıda “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh” dese biz o kişiye güleriz. Hâlbuki selamın aslı budur.

Selamın adabları nelerdir? Ayakta olan, oturana selam verir. Bir kişi araba ile geçiyor veya bineğin üzerinde o kişi yürüyene selam verir. Sayıca az, sayıca çok olana selam verir. Küçük büyüğe selam verir. Genç yaşlıya selam verir.

 

وعن أبي أُمامة صُديِّ بن عجلان الباهِلِي رضي الله عنه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «إنَّ أوْلىَ النِّاس بالله مَنْ بَدأهم بالسَّلاَمرواه أبو داود بإسنادٍ جيدٍ ، ورواه الترمذي عن أبي أُمامةَ رضي الله عنهُ قِيلَ يارسولَ الله، الرَّجُلانِ يَلْتَقيان أيُّهُمَا يَبْدأُ بالسَّلامِ ، قال أوْلاهُمَا بالله تعالى ،

 

Ebû Ümâme Suday İbni Aclân el-Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

“İnsanların Allah katında en makbul olanları, selâma ilk başlayanlardır.” Ebû Dâvûd, Edeb 133

 

فَإِذَا دَخَلْتُم بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَى أَنفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِّنْ عِندِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً

“Evlere girdiğiniz zaman, kendinize ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selam verin.” Nur 61

 

Yüce Allah Âyeti Kerime’de böyle buyuruyor evlerinize girdiğiniz zaman eğer ehliniz evde ise güzellikle selam veriniz, kişi evde ulunan eşine, çocuklarına selam verir. Eğer evde kimse yok ise gene السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَىعِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ (esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) diye selam verir. Selam zikirdir, rahmettir, duadır. Kişi nefsi ile şeytan ile melek ile birlikte eve girer eğer zikirle eve girmezse şeytan ve nefs onun aklına hemen günah getirirler evde sıkıntıya sebep olurlar.

Birde şöyle durumlar zuhur ediyor. Bir yere gittiğimizde veya telefonda filana selam söyle deniliyor o anda o kişiye karşılık esselamun aleykum ve bereketullahu deriz fakat o selamı ısmarlanan kişiye ulaştırmakta bize vacip oldu. Eğer o selamı söylenen kişiye götürmez isek o boynumuzda kalır. Peki, bundan kurtuluş nasıl olacak? Selam gönderen kişiye –ben o kişiyle fazla karşılaşamıyorum, o zaman senin selamın benim boynumda kalır, ben bu selamı sana iade ediyorum- derse işte o zaman bu vebalden kurtulmuş olur inşallah. Yoksa o selam kime gönderilmişse ona mutlaka iletmek gerekir.

 

Çocuklara bile selam vermek gerekir.

عن أنس رضي الله عنه أنهُمَرَّ عَلى صِبْيان فَسَلَّمَ عَلَيْهمْ وقال : كانَ رسول لله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَفْعلُهُ . متفق عليه

Enes radıyallahu anh, çocuklara rastladığı zaman onlara selâm verir ve:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapardı, derdi. Buhârî, İsti’zân 15

 

Hazreti Enes (رَضِيَ اللّهُ عَنْه) çok uzun yıllar Peygamber Efendimizin (صلى الله عليه وسلم) hizmetinde bulunmuş bir sahabedir. Bu nedenle Peygamber efendimizin hal ve hareketlerini çok iyi bilmekte idi. Biz çocukların yanından geçerken tenezzül etmeyiz selam vermeye hâlbuki sünnettir. Hem biz sevap kazanırız hem de o çocuklarda büyüğe karşı bir sevgi oluşur.

Selam konusu ile önemli meseleler hayli fazladır. Bu nedenle toparlayacak olursak; Selam “selam” kelimesi ile olmaz yani bir kişi selam dese bununla selam olmaz veya mesaj yazıyor “slm-s.a” bunlarla da selam verilmiş olmaz. Selamın lafzı bellidir. Esselamun aleykum veya selamun aleykum. Selamun nekiredir tenvin olduğu zaman esselamun oldu mu tenvin gider böyle selam verilir ve aleykum selam ve rahmetullahu ve bereketuhu diye alınır.

İslam vahiydir, medeniyettir, kültürdür, güzelliktir. İnsan kendini buna bağlasa toplumda selam yaygınlaşsa ne güzel bir toplum olur insanlar birbirine tanısa tanımasa hele de güler yüzlü olarak birbirlerine selam verseler güleryüz zaten sadakadır. O zaman insanların kalplerinde birbirlerine karşı bir sevgi oluşacaktır. Bundan nice güzellikler meydana gelecektir.

Yüce Allah bize selamın yaygınlaştığı bir toplum ihsan eylesin. Âmin

 

 

 

16/02/2017 tarihli sohbet

WhatsApp'ta paylaş