أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم
Bizi ve bütün kâinatı yaratan Yüce Allah’a hamd ve sena olsun, eşrefi mahlûkat Muhammed Mustafa’ya aline, ezvacına, eshabına salat ve selam olsun.
Yüce Allah bizi gönderdiği kitaplar ile Peygamberler ile emir ve nehiylerle mükellef kıldı sorumlu tuttu. Allah’u Teâlâ bizleri inanç, amel, muamelat, güzel ahlak ile mükellef kılarken bunları nasıl yapacağımızı da bizlere kitapları ve Peygamberleri vasıtası ile öğretti. İnsan bu gönderilen emir ve yasakları derin tefekkür edince görecektir ki Allah’u Teâlâ insana ne kadar faydalı olacak şey varsa onu emretmiş, ne kadar zararlı olan şey var ise onu da nehy etmiştir.
Allah’u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat 12)
Allah’u Teâlâ bu ayetle bize insanlar hakkında su-i zanda bulunmanın günah olduğunu, bildirmektedir. Kişi Müslüman kardeşi hakkında nefsin ve şeytanın aklına getirdiği bütün vesveseleri, zanları doğru kabul ederek hareket ederse bu günahtır. Bu ayet-i kerime doğrultusunda Müslüman bir kişi bir başka Müslüman kardeşi için sui-zan etmeyerek, onun hakkında her zaman iyi düşünmeli ve hayır dilemelidir. Müslüman, bir diğer Müslüman hakkında sui-zanda bulunduğu zaman birbirlerine karşı güvensizlik oluşur, güvensizliğin hâkim olduğu toplumda huzursuzluk olur, kargaşa olur, ittifaksızlık meydana gelir böylece İslam toplumu dağılır gider.
عن أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِيَّاكُمْ وَالظَّنَّ فَإِنَّ الظَّنَّ أَكْذَبُ الْحَدِيثِ، وَ تَجَسَّسُوا، وَ تَحَسَّسُوا، وَ تَنَافَسُوا، وَ تَحَاسَدُوا، وَ تَبَاغَضُوا، وَ تَدَابَرُوا، وَكُونُوا عِبَادَ اللّهِ إِخْوَانًا كَمَا أَمَرَكُمُ اللّهُ تَعَالَى: الْمُسْلِمِ أَخُو الْمُسْلِمِ، َ يَظْلِمُهُ، وَ يَخْذُلُهُ، وَ يَحْقِرُهُ. بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمُ. كُلِّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ، مَالُهُ وَدَمُهُ وَعِرْضُهُ. إِنَّ اللّهَ َ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأَجْسَادِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ. التَّقْوَى هَهُنَا، التَّقْوَى هَهُنَا، التّقْوَى هَهُنَا، وَيُشِيرُ إِلَى صَدْرِهِ. َ يَبْعِ بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضِ، وَكُونُوا عِبَادِ اللّه إِخْوَانًا. وَ يَحِلُّ لْمُسْلِمِ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَثٍ[. أخرجه الستة إ النسائي، وهَذَا لفظ مسلم.التَّجَسُّسُ بالجيم: البحث عن عورات النساء، وبالحاء: استماع الحديث.وَالتَّدابرُ التقاطع والتهاجر .
Resulullah ( صلى الله عليه و سلم ) buyurdular ki:
“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.” (Buhari, Nikâh 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2, Müslim, Birr 28-34)
“Zandan sakının”
Resulullâh ( صلى الله عليه و سلم ) insanları ilk bakışta menfi olarak değerlendirmek ve bu zan ile hareket etmenin ve bu zan üzerine konuşmanın konuşulan sözlerin en yalanı olduğunu beyan ediyor. Bazı kişiler buna hiç dikkat etmezler, daha ilk görüşte menfi düşünceler edinerek bunu etrafa da yayarlar. Böylece insanlar arasında soğukluk meydana gelir, bu menfi görüşler yayıldıkça Müslümanlar arasında nefret duygusu çoğalır, yardımlaşma, merhamet gibi güzel hasletler yok olmaya mahkûm olur. Yine bu kesim tarafından, insanlarda bulunan iyi hasletler görülmek istenmediğinden, kişide mevcut çirkin taraflar öne çıkarılarak kişiler birbirlerine zarar verecek duruma geliyorlar.
Bakınız Allah’u Teâlâ’nın “وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ “ “Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsin” (Kalem 4) buyurduğu Peygamber efendimiz ( صلى الله عليه و سلم ) bize bu konuda nasıl yol gösteriyor. Hz. Peygamber ( صلى الله عليه و سلم ) ashabıyla beraber yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazıları manzara karşısında “Bu leş ne kadar da pis kokuyor.” demekten kendilerini alamazlar. Bu durum karşısında Allah Rasûlünün tepkisi ise hayli farklı olmuştur: “Köpeğin ne güzel dişleri var!” Hakkında Allah’u Teâlâ’nın;
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“Yemin ederim ki, muhakkak ki size, Allah’a ve son güne ümit besleyip de Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Resulünde pek güzel bir örnek vardır!” (Ahzab 21) buyurduğu, leş de bile güzel olanı görmeyi başaran Resûl-i Ekrem ( صلى الله عليه و سلم ) efendimizi her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek almamız gerekmez mi?
“Tecessüs etmeyin”
وَلَا تَجَسَّسُو (ve tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin) (Hucurat 12) Allah’u Teâlâ tecessüsü haram kılmıştır.
İnsanların gizli şeylerini araştırmak, Müslümanların ayıplarını ifşa etmek, tanımadığı kişiler hakkında araştırma yapmak, onların hatalarını öğrenmeye gayret etmek, kendisini ilgilendirmeyen işlerin peşine düşmekte, emraz-ı kalbiye den yani kalp hastalıklarından biri olup kötü bir ahlaktır. İnsanlar hata edebilirler, kusurları olabilir, hatasız ve kusursuz insan olmaz. Ancak Müslüman’a, toplum içinde kardeşlerinin hatalarının ve kusurlarının gizlenmesi, saklanması tavsiye edilmiştir. İnsanların gizli kalmasını istedikleri sırlarını ifşa etmek onların şeref ve haysiyetlerini düşürmek demektir ki bunu ancak Allah ve Resulüne teslim olmayanlar yapabilir.
“Hased etmeyiniz”
Hased bir nevi Allah’u Teâlâ’ya gizli bir itirazdır. Allah bir kişiye mal verirken kimseye sormaz
لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Göklerin ve yerin kilitleri O’na aittir. O dilediğine rızkı genişletir ve daraltır. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla bilir.” (Şura 12)
O halde bir kişiye Allah’u Teâlâ’nın ihsan eylediği mal, ilim, evlat gibi şeylerin zayi olmasını istemek hakkını insan nereden alıyor. Bu çok kötü bir huydur. Belki farkında değil ama verilenlerin zail olmasını istemekle Allah’u Teâlâ’ya itirazda bulunmuş, günaha düşmüş oluyor.
وعَنْ أبي هُرَيرة رضي اللَّه عنْهُ أنَّ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالَ : « إيَّاكُمْ والحسدَ ، فإنَّ الحسدَ يأكُلُ الحسناتِ كَما تَأْكُلُ النًارُ الحطبَ ، أوْ قال العُشْبَ » رواه أبو داود .
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Haset etmekten sakının. Zira ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 44.)
Hased etmekle kişi Muhbir-i Sadık efendimizin bildirdiğine göre sadece günaha düşmekle kalmıyor ayrıca yaptığı iyiliklerin de yok olmasına sebep oluyor.
“Buğz etmeyin”
Müslüman kardeşinin iyi tarafları değil, kötü tarafları görülerek buğz ediliyor. Hâlbuki onda bulunan iman nuru görülse bu buğz meydana gelmeyecek. Allah’u Teâlâ “ancak müminler kardeştir” buyuruyor. Allah’u Teâlâ’nın Müslüman’ları kardeş kılması onlardaki iman nurundan dolayıdır. Allah’u Teâlâ bu iman nuruna bakar, insanları onunla değerlendirir. O halde kişi, kardeşinin hoş olmayan hallerini araştırıp sadece onlara dikkat kesilerek buğzun oluşmasına fırsat vermemelidir. Buğz merhametsizliğe, kine, düşmanlığa sebep olur. O iman nuru bir kişi de bulunursa ne kadar günahkâr da olsa “مَن يَشَاء وَيَغْفِرُ” Allah’u Teâlâ dilerse onu af eder. Allah’u Teâlâ’nın iman nuru ile kardeş kıldıkları hakkında buğz etmek bizim haddimiz değildir.
“ Birbirinize sırt çevirmeyin “
Müslüman kardeşine herhangi bir hatasından dolayı sırt çevrilmez, ondan yardım esirgenemez. “Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” Peygamber efendimiz bizlere birbirimizin ayıplarını araştırmadan, hased etmeden, buğz etmeden kardeş olmamız gerektiğini buyuruyor.
وعن أَبي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لا يسْتُرُ عَبْدٌ عبْداً فِي الدُّنْيَا إِلاَّ سَتَرهُ اللَّه يَوْمَ الْقيامَةِ » رواه مسلم .
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” Müslim, Birr 72. Ayrıca bk. Buhârî, Mezâlim, 3; Ebû Dâvûd, Edeb 38; Tirmizî, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17
Bir kişi bir Müslümanın şahit olduğu günahını setr ederse Allah’da onun kıyamet gününde ayıbını setr eder, yani onun günahını af eder.
“ Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez”
Tekebbür sahibi olanlar kendileri dışındakileri küçük görürler, bu Müslüman ahlakı değildir. Müslümanlar öyle yapmazlar, İslamiyet’in fıtratında büyüklenmek yoktur. Allah’u Teâlâ herkesi farklı yaratmıştır, kimini zengin, kimini fakir, kimini zeki, kimini akıllı kimin âlim yapmıştır. Herkes kendi halinden mükelleftir. Akıllı veya âlim olan bir kişinin sorumluluğu daha fazladır. Bir kişi ehli ilim olmuşsa onun Allah’ın huzurunda hesap vermesi daha da zordur. Fakir olanın hesabı kolay, zenginin hesabı daha zordur. İnsanların büyüklüğü zenginlikle, akılla olmaz, bununla kendini büyük gösterirse o da hesabını zorlaştırmış olur.
Peygamber efendimiz –göğsünü işaret ederek- “takva buradadır” buyuruyor. Kişi için kardeşini küçük görmesi şer olarak yeterlidir.
“Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır.”
Müslüman bir kişi başkasını öldüremez, malına, namusuna dokunamaz. Kimse kimsenin malını haksız yere yiyemez bu haramdır. Bir kişi diğer bir kişinin malını, gasp ederse, çalarsa veya haksız bir şekilde onun malını almaya çalışırsa bu ona haram olur, bu hareketle günaha girer. Başkasının namusuna bakmak, dokunmak haramdır İslam bunu yasaklamıştır. Bir kişinin bir Müslümanı öldürmesi haramdır, bugün Müslüman Müslümanı öldürüyor, nereden fetva bulunuyor belli değil.
“Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.” Allah hiç kimsenin şekline, güzelliğine çirkinliğine bakmaz, yaptığı işlerdeki niyetine bakar. Ne niyet ile yapmış o önemlidir. Bir kişi sabahtan akşama kadar riya için ibadet ederse Allah’u Teâlâ o ibadeti kabul etmez. Bir adam güzel bir surete bürünmüş, uzun bir sakal bırakmış, İslami kisve giyinmiş ama niyeti bozuk, bununda Allah’ın yanında bir değeri olmaz. Teşbihte hata olmaz, münafıklar hakkında ki ayetler kâfirler hakkında olanlardan hem daha fazladır hem de onlar için daha şiddetli azaptan haber vermektedir. Peygamber efendimiz zamanında yaşayan Abdullah bin Übeyy bin Selûl aynı Müslümanlar gibi giyiniyor, birlikte rükû yapıyor, secdeye gidiyor, Müslümanların toplantılarında bulunuyordu fakat kalbi iman etmemişti. Onun yaptığı ameller, sureti Allah’ın yanında geçerli değildir, Allah’ın yanında geçerli olan kalp ve niyettir. Kalp doğru, niyet halis olursa ameller o zaman Allah’ın yanında makbul oluyor, geçerli oluyor. Kalbinde riya, kin, nefret varsa bunlarla birlikte kişi ne kadar şeklini güzelleştirse de, İslami bir kisve edinse de bu bir anlam ifade etmez.
Bu hadisi şerifin başka bir rivayetinde şöyle bir ifade de var “İnsanlarla katı konuşmayınız” Bazı insanlar var kalp kırıcı ifadelerle, sürekli küfürlü konuşurlar veya dili ile insanlara zarar verirler işte bu da çirkin bir davranış, İslam’ın men ettiği bir haldir.
“Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın.”
Bir alışverişi bozmayı Allah’ın Resulü men ediyor. Birinin yaptığı alışverişi bozmak toplumda fitneye neden olur. Kin ve nefret tohumlarını ekmiş oluyor. Bütün bunlara dikkat etmek gerekiyor.
Bakınız Resulullah efendimiz bir hadisi şerifi ile bizlere neler öğretti. Sadece bu nasihatleri yerine getirir isek fevkalade bir toplum, örnek bir millet haline geliriz. Eğer bizler yukarıda yazmaya çalıştığımız ayet ve hadislere göre hareket eder isek, nasıl mükemmel bir toplum meydana gelir. Maalesef bu nasihatlerin birçoğunu yapmıyoruz işte bunun için her gün daha geriye gidiyor, düşkün bir toplum, cinnet geçiren bir millet haline geliyoruz.
Ey Müslümanlar! Geliniz hep birlikte Resulü Ekrem Efendimizin bu sözlerine dikkatlice kulak verelim, hayatımızda tatbik edelim o zaman hem birey hem de toplum olarak çok büyük merhaleler kat edeceğiz. Mutlu, müreffeh bir ümmet haline geleceğiz inşallah.
27.10.2016 tarihli sohbet