Değerli Müslümanlar okuduğumuz ayeti kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor;

وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَاناً وَاِثْماً مُب۪يناً۟ Hak etmedikleri halde mümin erkek ve mümin kadınları incitenler apaçık bir bühtan ve günah yüklenmiş olmaktadırlar. [Ahzab 58]

Allahu Teâlâ Mümin’in Mümin’e eziyet vermesini yasaklamıştır. Allahu Teâlâ aslında insan fıtratına aykırı olan her şeyi yasaklamıştır. Zalim olan biri bile zulmün doğru olmadığını biliyor, hırsız hırsızlığın kötü olduğunu biliyor, çünkü Allahu Teâlâ İslamiyet dinini insan fıtratı üzerine göndermiştir. Bir insan hep iyilik ister değil mi? Özellikle buna büyükler şöyle bir ölçü yapmışlar “Sana ne yapılmasını istiyorsan başkalarına onu yap” demişler. Bu çok önemli. İşte İslam ve fıtrat birbirleriyle uyuşuyor.  Sen bir insanın malını yediğinde evvela kendini onun yerine koy acaba bu adam benim malımı yeseydi benim hoşuma gider miydi? Hayır o zaman sen de yapma bir insan bunu ölçü olarak aldığı zaman belki kendisini toparlar.

Hani toplumumuzda en küçük bildiğimiz gıybet var, halbuki o büyük günahlardandır. Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki gıybeti artık büyük günahlardan da çıkarmışız. Biri senin arkandan senden bahsederse senin hoşuna gider mi? Hayır gitmez o zaman sende kimsenin arkasından konuşma bakın ne güzel bir ölçüdür. İslam dini bakınız şunu yasaklamış Müslüman Müslüman’a eziyet vermesin zulüm etmesin çünkü zalim olan bir insan aynı zulüm ona yapılsa içi rahat eder mi? Etmez onun için herkes kendi fıtratına gitsin yani Allah’ın onu çocuklukta en güzel bir şekilde yaratması onun bütün havaslarını, letaiflerini nurlu yaratması kişi ona doğru gitsin. Ona doğru gittiğinde kişi yanlış yapamaz en azından yanlışı azaltır.

Bakınız Peygamber efendimiz ne buyuruyor, dinimiz neyi yasaklamış;

“Kötü zanda bulunmayın” [Buhari, Müslim] Bu adam kötüdür, bu adam günahkardır yani gözünle görmediğin bir şey ile sadece kalbindeki zanla o adamı kötü bilme bu çok önemlidir. Çünkü olayların, konuşmaların en yalanı bir kişi hakkında kötü zanda bulunmaktır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يراً مِنَ الظَّنِّۘ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًۜ Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? [Hucurat 12]

Bakınız ne güzel bir dine mensubuz. Kişileri suçlama, hasette etme çünkü kalbi hastalıklardan bir tanesi de hasettir. Hased Allah’a itirazdır bakın bir insanın malından, evlatlarından veya riyasetinden hased etmek bir nevi gizli bir şekilde Yüce Allah’ın bu kişiye olan nimetlerine itiraz etmektir. İnsan Allah’a itiraz eder mi? tabi ki etmez. Bir kişiye malı kim vermiş elbette ki Allah vermiş sen ona hased edersen Allahu Teâlâ’ya bir suç isnad etmiş olursun. Ey Allah’ım sen bu adama niye mal verdin, farkına varmadan Allah’ı suçluyor niye bu adama riyaset, evlat verdin diyorsun. Onun için Allah dostları o büyük zatlar kalp hastalıklarından en büyüğüne hased demişler

Müslüman kardeşine, komşuna, akrabana buğz etme, kin besleme. Bugünkü biz Müslümanların içinde bulunduğu duruma bir bakalım, kimse kimseyi sevmiyor komşu komşuyu sevmiyor, kardeş kardeşi sevmiyor, herkes herkesten şikayetçi. Kadın eşinden, erkek karısından, adam oğlundan, oğlu babasından şikayetçi şu an içinde bulunduğumuz durum budur. Bir köye   gidin böyle test mahiyetinde filan adam nasıldır deyin, o kişi gözünü kapatır ağzını açar onun için söylemediği bir şey bırakmaz. Peki İslam bu mudur? Hayır bu bize ne kazandırıyor hiçbir şey, peki ne kaybettiriyor çok şey.

Bir insan buğz ettiği zaman günah kazanıyor, karşı tarafta günah kazanıyor, köy bütün halkı böylece günaha gark oluyor ve Allah Teâlâ bela, musibet veriyor. Rahmet yerine musibet veriyor, bela geliyor, musibet geliyor, bereket gidiyor o köyden, Allah Teâlâ eski ümmetlerde olduğu gibi Peygamber efendimizin [ﷺ] hatırı için o köyü helak etmiyor. Peygamber efendimizden [ﷺ] önceki topluluklar ufak bir günah işlediler mi hemen Allahu Teâlâ onların başına ya bir sel ya gökten taş yağdırır hulasa o kavmi kökten helak ederdi. Biz önceki kavimlerden daha fazla günah işliyoruz.

Geçen tefsirde gördüm bakın müfessir bir karşılaştırma yapıyor belki hocalardan duymuşsunuz veya elinize bir kitap geçmiş okumuşsunuz işte kavmi Nuh’un helak olması. Sel gelip herkesin sel içerisinde gark olması, kavmi lut, kavmi ad onları da mutlaka okumuşsunuz, duymuşsunuz. Onlar topyekûn Allah’a karşı çıkmamışlar, içlerinde bir köy günah işliyor Allah Teâlâ’nın helaki tüm o kavmi kapsıyor. Biz son ümmet olarak onlardan daha fazla günahkarız. Yani Peygamber efendimizden [ﷺ] sonra gelen bütün insanlar Müslüman ve kafirleri diyorum ama işte biz Peygamber efendimizin [ﷺ] ümmeti olduğumuz için Allah Teâlâ toptan helak etmiyor. Yoksa düşünün dünyada kaç milyar insan var 6-7 milyar insandan bahsediliyor bunlardan Müslüman olan ne kadar Bir Milyar Yedi Yüz Bin kişi civarında peki bu kadar Müslüman içerisinde kaç kişi namaz kılıyor kaç kişi tam kulluk vazifesini yerine getiriyor? Buna da sizler cevap veriniz. Demek ki Allah’tan o kadar uzağız.

Demin söylediğim şeyleri biz günah bile saymıyoruz biz kendi kafamızda bir günah profili çizmişiz o olursa günah diyoruz, namaz da kılıyoruz o halde iyi bir Müslümanız diyor, diğer bütün yanlışlarımızı görmezden geliyoruz. Doğrusu öyle değildir biz çok şükür alimlerin bulunduğu memlekette yaşıyoruz, dinimizde hiçbir tahrifat olmamış. Kimse günah nedir duymamışım da diyemez demin söylediğim mesela kibir, gıybet Allah Teâlâ “kardeşinizin ölüsünün etini yemek ister misiniz” diyor yani o kadar günahı büyüktür gıybetin. Biz gıybeti beynimizde günah olmaktan çıkarmışız, buğz, kin, hased bunları da artık günahtan saymıyoruz. Hadisi şerifte “birbirinize sırt çevirmeyiniz” diyor kardeş olunuz diyor biz bunları hayatımızdan çıkarmışız. Bakın yaz ayları geldi düğünler başladı Allah muhafaza etsin bazı düğünler zaten o kadar berbat ki kadın-erkek karışık halay çekiyorlar ama biz bu artık günah değil diyoruz. Çoluk-çocuk televizyonun karşısına oturup seyrediyoruz bunları artık hayatımızda günah olmaktan çıkarmışız.

Bir kişi namaz kılmıyor, oruç tutmuyorsa günahkâr deriz, diğer günahları kafamızda silmişiz daha doğrusu biz İslam’ı kendimize göre yorumlamışız. Vicdan azabı da çekmiyoruz geçenlerde Kaymakam Bey bir proje geliştirdi Norşin’de bir araştırma yapmış Norşin tefecilikte bölge birincisi çıkmış hiçbir ses çıkmadı kimse demedi Norşin tefecilikte niye bölge birincisi olsun, uyuşturucudan birde kumar ve bahisten bahsedildi bunlar araştırılmış istatistik sonucudur Kaymakam Bey diyor kahvelerde bahis oynatılıyor, bahis nedir ben de tam bilmiyorum bir kumar çeşidi imiş hülasa insanların evini yıkan, çocukları perişan eden onları sefil bırakan haram işlerden, birde uyuşturucu bunu ben duymuşum bir insan bir defa uyuşturucu kullandı mı ölene kadar kullanır. Norşin büyük bir yer değil niçin bunlar bu kadar yaygındır bunlar için bir dert, merak edilmiş mi?  Mesela ben buradan 2-3 haftadır üzerinde duruyorum ama camiden çıkınca bunu unutuyoruz. O kahve, çay ocağı masalarında oturduğunuz da birazda bundan bahsedin niçin bizim ilçemiz bu hale gelmiş. Bana ne benim çocuğum bu işte yok diyen varsa inanın bana onun çocuğuna da bulaşır, bulaşacak.

Hani şöyle bir söz geliştirdiler İslam toplumunda “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyorlar bu İslam’a aykırı bir sözdür. İslam’da böyle bir şey yok, senin yanında yanlış bir iş yapılıyorsa sen elinle buna müdahale edeceksin, gücün yetmiyorsa dilinle, kalbinle bununla mücadele edeceksin İslam budur, orada yaşasın diyemezsin. Senin yanında bir kahve kumar oynatıyorsa Allahu Teâlâ kumar için “ameli şeytan” diyor içki ve kumar için şeytanın amellerindendir diyor. Sen esnafsın yanı başında kahvede kumar oynatılıyor inan onun günahı sana da yansır, bereket senin dükkanından da kaçar kalmaz bunu böyle bil. O orada kumar oynatsın ben burada ticaret yapayım yok öyle, senin çocuğunda gider oynar, çocuğun oynamazsa senin yeğenin, torunların oynar onun için birazda gündemimizde yanlışlıklar olsun, hatalar olsun. Siyaset zamanı geldi bundan çok ilçemizin dertlerini, sıkıntılarını ve bizi götürdüğü çıkmaz yolu konuşalım, tartışalım bunu konuştuğumuz zaman mutlaka bir çözüme varacağız mutlaka bir faydasını göreceğiz onun için günahları hafife almayalım.

Günah bizi mahveder, kalbimizi karartır bizi perişan eder. Biz günahı hep filan aile hata yaptı, komşunun malını gasp etti, zulüm yaptı, başkalarının malını faizle, gaspla, hırsızlıkla haksızlıkla aldı diyor, hemen acaba evi mi yıkılacak, oğlumu öldürülecek gözümüz bunları arıyor hayır o değil. Bir insan bir defa günahla müptela oldu mu kalbi kararır Allahu Teâlâ dergahından onu tard eder en büyük bela budur. En büyük musibet bir insan namaz kılmıyorsa oğlu, kızı, gelini namaz kılmıyor günah işliyorsa budur, dindeki musibet en büyük musibettir.

Önümüzde çok çetin günler var kıyamet günü bile yeterli değil midir? Bir yıl bin sene kadar sürecek, eziyet, cefa Allahu Teâlâ’nın huzurunda hesap verme bir gündür ama bin sene kadar ağır ve zordur. Kimi boğazına kadar ter içerisinde kalıyor işte bunları düşünmemiz gerekiyor ramazan ayı da yaklaşıyor önümüzde kandiller var tevbe istiğfar edeceğimiz günler var. Sadece bu vaazları, sohbetleri camide hoca efendiden dinleyerek kendimiz kandırmayalım gidelim bunları kendi hayatımızda uygulayalım, hayatımıza tatbik edelim. Günahlardan tiksinelim bakınız bizler ne güzel bir dine mensubuz Allahu Teâlâ ne diyor;

نَّ اللّٰهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَا۪يتَٓائِ ذِي الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” [Nahl 90]

Adaleti, iyi olmayı, komşulara yardım etmeyi hep iyi olmayı emreden bir dinin mensuplarıyız. Elimizde çok şükür Kur’an-ı Kerim var çok şükür bir kelimesi bile bozulmamış hadisler var, fıkıh kitaplarımız var. Bakmayın ortalıkta birileri çıkmış hadis yok diyor, Kur’an tarihseldir şimdi uygulanamaz, evliya yok şefaat yok şu yok bu yok diyorlar onlara bakmayın bunlar bir projedir bunları önemsemeyin. Riyaüs-salihin’i 800 sene evvel İmam Nevevi, İmamı Buhari ve Müslüm kitaplarından toplamış ve yazmıştır. İmam Buhari ve Müslim Peygamber efendimizden bir dönem sonra sahabe, tabiin, tebe-i tabiinden hadisi telif eden kimselerden hadisi toplamış ezberlemiş ve yazmışlar hiçbir kelimesi hatalı, yanlış değildir. Biz böyle bir dine mensubuz sapsağlam bir dinimiz var iken, aramızda hala alimler, salihler iyi insanlar var iken biz niçin dinimizin peşinden gitmeyelim, dinimizi bırakıp dünyaya dalalım. Dünya bizi batırır ahiretimizi de yok eder.

Allahu Teâlâ hepimizi iyi etsin, iyi insanlardan eylesin.

Cami Vaazı 2019

NOT: Üstadımızın pek çoğu cami-î şerîf sohbeti olarak irâd ettiği va’az-u nasihatler yazı diline aktarılırken mümkün olduğunca üslubuna dokunulmayıp orijnalitesi muhafaza edilmeye çalışılmaktadır. Ancak malum olduğu üzere irticalî sohbet formatları ile müstakil yazılı beyânların veya sohbetlerin formatları aynı olmamakta; ilkinde dinleyicilere hitapla beraber hitabette esneklik ve sadelik esâs olduğu gibi ikincisinde de yazılı metin üzerinde tashih yapma ve uslüba çekme meselesi mevzû bahistir. Dolayısıyla irticâlin esnekliğinde irâd edilen sohbetlerdeki yer yer tekrar ve yinelemelere bu bilgi ve hoşgörü ile bakılması ve öyle mütalaa edilmesi hususunu muhterem okuyucularımıza arzla beraber duâlarını istirham ederiz.

WhatsApp'ta paylaş