أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…

Yüce Allah’ın bize nimetleri o kadar çoktur ki bizler gece gündüz o nimetlere şükür etsek binde birini ifa etmiş olamayız. Allahu Teâla bizi yoktan var etti, bizi Müslüman bir toplumda, Müslüman bir anne-babadan, Müslüman topraklarda dünyaya getirdi. İnsan olarak Mümin olarak bizi yarattı. Ve en büyük nimetlerinden biri olarak bize Hazreti Muhammed Mustafa’yı (sas) Peygamber olarak gönderdi. Eşrefi mahlûkat, yeryüzünde ondan daha üstünü olmayan fahri kâinat (sas) bizim için en büyük nimettir.

Bizi O’nun (sas) ümmeti kılması ayrı bir nimettir. Bizi onu tanıyan, O’nun (sas) hayatını bilip O’nun (sas) ne kadar büyük bir insan olduğunu öğreten Yüce Allah’a (cc) ne kadar şükretsek azdır. Peygamber efendimiz (sas) bize mükemmel bir din getirdi. Bu din en hayırlı, en güzel, en seçilmiş din olarak bize gönderilirken Yüce Allah tarafından kıyamete kadar korunacağı Yüce Allah tarafından teminat altına alınmıştır. Daha önce ki Peygamberlere gönderilen vahiy, kitap, suhuf bir zaman sonra tahrifata uğramıştır. Son kitap olan Kur’an-ı Kerim Yüce Allah’ın Hicr 9. Ayette “Hiç şüphe yok ki, Kur’an’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” Buyurması ile kıyamete kadar bir harfi bile değişmeden elimizde kalacaktır.

Şunu iyi bilmek gerekir ki Kur’an-ı Kerim’in bir harfi bile değişmemiş, Peygamber efendimizin (sas) sünnetleri de ilk zamanlarda yazılmış aynısı bugüne intikal etmiştir. Fakat Kur’an’la amel, hadisle amel, zaman zaman sekteye uğramış, zaman zaman Kur’an yaşanılmaz hale gelmiştir. Yüce Allah dinini koruyacaktır, Müslümanları da koruyacaktır ‘O’ na (cc) rükû ve secde edenleri kıyamete kadar var edecektir. Buna hiç birimizin şüphesi yoktur.

Son 200 yıldır İslam’a şiddetli bir saldırı mevcuttur. Küfür âlemi gücü, kuvveti eline aldıktan sonra her alanda İslam’a Müslümanlara hücum etmektedir. Hem akaidi alanda, hem sosyal hayatta hem ekonomi de vs bütün alanlarda küfür âlemi savaş açmış durumdadır. İslam’ı bozmak tahrif etmek Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Bizler maalesef bunun farkında değiliz. Bugüne kadar İslam tahrif olmamış ayet ve hadislerle İslam kardeşliğini teşvik etmekte Müslümanların bir olduğunu kardeş olduğunu kendin için ne istiyorsan Müslüman kardeşin için aynısını istemelisin Müslüman o dur ki dili ile hareketleri ile Müslümana zarar vermeyendir ve bunun gibi birçok emirlerle İslam kardeşliğini teşvik etmiştir.

Maalesef bugün Müslümanlar kâfirlerin oyununa gelerek İslam kardeşliğini bitirmişlerdir. Bugün Müslüman Müslümanın düşmanın olmuş, Müslüman Müslümanı eziyor, Müslüman Müslümanı öldürüyor. Son 5 yılda olduğu kadar Müslümanlar hakarete uğramamışlardır.

Şu an Avrupa’nın, Amerika’nın küfür âleminin silah fabrikaları hızlı bir şekilde çalışıp silah üretiyor peki nereye gönderiyor nereye ihraç ediyorlar Müslüman topraklarına. Hem devletlere hem de kurmuş oldukları terör örgütlerine silahlarını satıyorlar. Müslümanlar da bunu alarak Müslüman kardeşini öldürmeye çalışıyor. İsrail Ortadoğu da küçücük bir devlet, Ortadoğu’da hiç devlet İsrail İslam düşmanı ben onunla mücadele edeyim demiyor İran silahlanıyor etrafındaki Müslüman ülkeler için, Suud silahlanıyor, Mısır silahlanıyor ve küçük devletler silahlanıyor herkesin gayesi komşu Müslüman ülkeden intikam almak veya onu yok etmek onu ortadan kaldırmak gibi niyetler içerisindeler. Bu kadar bizi birbirimize düşman etmişler peki niçin biz bu küfür devletlerinin oyununa geliyoruz niçin onların ürettiği silahları alıp Müslüman kardeşimizi öldürüyoruz. Niçin İslam kardeşliğini bitirip birbirimize düşman olmuşuz. İşte 200 yıllık küfür cephesinin projesinin sonuçları.

Bir de itikadı olarak Müslümanları bozmak, kafalarını allak bullak etmek, yok etmek projesi var. Bundan 150 yıl evvel ülkemizden zeki çocukları, gençleri Avrupa’ya gönderdiler sadece ülkemiz de değil Hindistan’dan, Pakistan’dan diğer İslam ülkelerinden de aynı şekilde zeki, başarılı gençler eğitim adı altında Avrupa’ya gönderildi/götürüldü. Bu gençler Avrupa’ya gidince her birine ayrı ayrı fikirler verdiler ülkelerini bölmek parçalamak İslam kardeşliğini bitirmek için ne gerekiyorsa yaptılar. Herkese bulunduğu bölgeyi yok edecek parçalayacak hangi fikirler gerekiyorsa onu aşıladılar ve neticesinde bu insanlar kendi milletleri ile mücadele eder hale getirildi.

Hindistan, Pakistan gibi ülkelere mensup olanları Kur’an yorumu ile ilgili yetiştirdiler. Bir kısım dediler Kur’an’ı tefsir eden eski ulemaya itibar etmiyoruz, biz Kur’an’a yeni bir yorum getireceğiz. Çünkü onlar da biliyorlardı ki Kur’an hiçbir şekilde tahrif edilmeyecek, kimse ona izin vermeyecek. Biz Kur’an’ı değiştiremeyeceğimize göre Kur’an’ın yorumunu değiştirelim dediler. Manası neyse biz başka manalar verelim böylece Müslümanları Kur’an’dan uzaklaştırabiliriz. İlk başlarda bunu yapmaya çalıştıklarında çok büyük engeller ile karşı karşıya kaldılar, fakat bir zaman sonra bunu Müslümanlara kabul ettirdiler.

 

Bugün üniversitelerde dünya çapında bu kişilerin kitapları okutuluyor, görüşleri benimseniyor. Bundan 30 yıl önce biri çıktı hadis yok dedi, o zaman bir deprem gibi dünyanın sonu gelmiş gibi bir tepki oluştu Müslümanlarda Müslümanlar buna tepki gösteriler fakat bir zaman sonra bu görüşü kabul etmeye  başladılar şu an üniversitelerde ilahiyat fakültelerinde İslam ülkelerinde şöyle bir fikir ortaya çıktı “Kur’an bize yeterlidir, hadise gerek yok” anlayışı bugün hâkim oldu. Hâlbuki Yüce Allah (cc) Kur’an-ı Kerim de Haşr 7. Ayette

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ﴿٧﴾

“Peygamber size her ne emir verirse tutun, nehy ettiğinden de sakının ve Allahdan korkun” ve Necm 3. Ayette

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى ﴿٣﴾

“O, hevasına (arzusuna) göre de konuşmaz.” Buyurarak Peygamber efendimizin konuştuklarının vahiy olduğunu bildirmiştir. Peygamber efendimizin sözleri hep doğrudur ve vahyin bir çeşididir. Kimse ayet ve hadisleri birbirinden ayırt edemez, kimse diyemez ayet vahiydir ama hadisin vahiyle bağlantısı yoktur. Çünkü bu ayetler lafzın Peygamber efendimize manasının Allah’a ait olduğunu açıkça bildirmektedir. Bazıları da şöyle diyor hadisler o zaman yazılmamış, evet Peygamber efendimiz döneminde hadisler fazla yazılmamıştır, niçin yazılmamıştı çünkü vahiy geliyordu vahiy yazılırken hadislerle karışma ihtimali olabiliyordu.

 

Genele izin verilmemiş ama özele izin verilmiş sahabelerden istidatları mükemmel olanlar has sahabeler Peygamber efendimiz döneminde hadisleri yazıyorlardı. Peygamber efendimizin vefatından sonra Hazreti Ebubekir (ra) Kur’an-ı Kerimi toplayınca yani ayet ve hadislerin karışma ihtimali ortadan kalkınca hadisler ortaya konulmaya başlandı ve oturdukları her mecliste evvela ayet okuyorlardı sonra o ayetle ilgili Peygamber efendimizin hadisleri neyse onu kendi aralarında müzakere ediyorlardı ve hadisler yazılıyordu. Bu hadis ilmi o kadar yaygınlaştı, Buhari ve Müslim’e kadar.

Hadisi rivayet eden ravinin halini araştırmak için İmamı Buhari memleket memleket dolaşıyordu. Bu ravinin yaşantısı takvası nasıl idi iyi bilgi aldığı zaman bu hadisi kimden nerede almış oraya gider onu araştırır idi ta Peygamber efendimize (sas) kadar böyle araştırma yapar sonra iki rekât namaz kılar Peygamber efendimize iltica eder, Peygamber efendimizden bu hadisi bizzat dinler sonra o hadisi yazardı. Hadisler bu kadar itina ile yazılarak bugüne kadar gelmiştir.

Birileri kalkıp hadis yok diyor peki ama neden amaçları nedir ki böyle söylüyorlar. Evvela Kur’an-ı Kerim’in yorumunu değiştirdiler, dediler biz mezhepleri kabul etmiyoruz, biz evliyaları kabul etmiyoruz, kerametleri kabul etmiyoruz hâlbuki Eshab-ı Kehf, Süleyman (as) – Belkıs gibi Kuran-ı Kerimde kıssalar geçiyor. Önce bu ayetlerin yorumunu değiştirdiler, hadis yok dediler şimdi yavaş yavaş Kur’an-ı Kerim’de falan ayetin olmaması gerekiyor filan ayeti çıkarmak gerekiyor gibi fikirler ortaya atılmaya başladı.

Şimdi Müslümanlar diyor tutturamazlar ben diyorum tuttururlar evvela yavaş yavaş planlı bir şekilde hareket ediyorlar. Önce piyasaya bir fikir atıyorlar sonra bu fikir Müslümanlar arasında yayılmaya başlıyor. Müslümanlar zamanla bu fikirleri benimsiyorlar. Şimdi soracaksınız evet hocam onlar Müslümanları bozmaya çalıştılar, Müslümanları birbirine düşürmeye çalıştılar, peki sonuçta ne oldu? Evet, bu çalışmaların neticesinde çok önemli şeyler oldu, şu anki manzara ortaya çıktı çok üzücü şeyler oldu.

Biz farkına varmadan onların yolunda gidiyoruz. Hiç birimiz çocuğumuzu sabah namazına kaldırmıyoruz. Hiç birimiz çocuğumuza namaz kıl demiyoruz, çocuğumuzun yaptığı hiçbir yanlışa dur demiyoruz. Herkes bireyselleşmiş içindeki nefretle birbirine düşman bir toplum meydana gelmiştir. Allah’a (cc) ibadet etmeyen, Allah’ın (cc) kanunlarını uygulamayan bir toplum gerilemeye, zillet içerisinde olmaya mahkûmdur.

Yazımızda daha önce belirttiğimiz gibi İslam toplumu öyle bir zillet dönemi geçiriyor ki, bir defa etrafımıza baksak niçin Müslümanlar bu hale geldiler? Elimizde mevcut Kur’an-ı Kerimin bir harfi bile tahrif edilmemiştir. Elimizde mevcut hadislerin bir kelimesi bile bozulmamış, biz Müslümanlar bozulduğumuz için bu hale geldik. Biz yönümüzü tekrar Kur’an ve hadise çevirir isek evet işte o zaman düzeleceğiz çünkü sağlam bir kaynak var elimizde tahrif olmuş bir kaynak yok.

Şimdi Hristiyanlar dese biz Hristiyanlığa geçeceğiz dese ortalıkta Hristiyanlık yok. Bozulmuş gitmiş Yahudilik keza öyle. Biz Müslümanların elinde adalet dolu, kardeşlik dolu, mükemmel bir kanun, yasa, din var. Tek çaremiz tekrar ona sarılmak, hayatımıza tatbik etmektir, yoksa şu an gittiğimiz yolda birkaç sene daha gitmeye devam edersek inanın dünya da gider ahiret de gider.

Şu an gençlerimiz ne halde, ne durumdadır. Niçin gençlerimize sahip çıkmıyoruz, niçin uyuşturucu belasına, diğer belalara karşı birlikte mücadele etmiyoruz. Bunu şehrimizde ilçemizde yok etmeye çalışmıyoruz. Niçin bu esrar, eroin satanları tespit edip ihbar etmiyoruz? Bunlarla mücadele etmiyoruz niçin bunu yapmıyoruz işte pasif duruma düşmüşüz, şu an ben yazıyorum siz okuyorsunuz sonra kalkıp gidiyoruz ne ben söylediklerimi yapıyorum nede siz okuduklarınızı aklınıza yazıp uyguluyorsunuz. Maalesef böyle bir duruma gelmişiz. Böyle devam edersek sonumuz hayır değildir.

Bakınız bizim için Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (sas) var, O nun hayatı var. Bakınız Yüce Allah (cc) Ahzab suresi 21. Ayette ne diyor;

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا ﴿٢١﴾

“Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”

Yani Peygamber efendimizi (sas) örnek alalım, O nun hayatını örnek alalım. O (sas) nun yolunu örnek alalım. O (sas) nun yolunda hem dünya hem ahiret saadeti vardır. Kesinlikle bilmemiz gerekir ki biz Allah’a (cc) yönelirsek dünyada peşimizden gelir. Ama ahireti terk edersek dünyada elimizden gider. Dünya mal değildir, dünya huzurdur, mutluluktur. Bir insanın dünya dolusu parası olsa huzuru yoksa o parayı ne yapacak? O para o kişiye ne fayda verecek? İşte bugün insanlar bu hale geldiler para var, güzel ev var, yaşantı var ama iman zayıflığından dolayı günahlara gark olunmasından dolayı huzur yok.

Bugün kimsenin kalbi rahat değil. Kimse kimseyi sevmiyor. İşte mesele budur mesele para değildir, mesele riyaset değildir, riyaset, para gelip geçicidir. İnsana huzur verecek en önemli şey kuvvetli imandır. Kişinin imanı kuvvetli ise ne kadar fakir olursa olsun o iman onun ağzına bir tat bir halavet verir bu tadı aldığı zaman insan huzurlu olur kalbi huzurludur, yaşantısı huzurludur her şeyi huzurludur.

Bizde şu an para var ama huzur yok ibadetimizden haz alamıyoruz namaz kılıyoruz ne okuduğumuzu bilmiyoruz namazın içinde bile Allah’ı (cc) hatırlamıyoruz böyle bir duruma gelmişiz. Bunun da en büyük sebebi Kur’an ve hadisden uzak kalışımızdır. İslam’ı üçüncü, dördüncü hedef haline getirdiğimizden dolayıdır. En önemli hedefimiz mal biriktirmek, toplamaktır.

Dünya sevgisi ön planda Allah (cc) sevgisi ise çok arkalarda kalmıştır. Böyle olunca da bu mal sevgisi bize bir haz vermiyor, verdiği şey ise acı, kötü şeyler oluyor.

WhatsApp'ta paylaş