أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم
Bütün kâinatı ve bizi yaratan Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) bizi başıboş bırakmayarak vahiy ve peygamberler aracılığı ile bize yararlı olanları helal kılmış, zararlı olanları haram kılarak yasaklamıştır. Allahu Teâlâ insanlar arasında adaleti, iyiliği emrediyor, insanlar birbirine zulm etmesin, her işlerinde doğru olsunlar istiyor, bunu emrediyor. Bizler kâinatın efendisi Muhammed Mustafa’nın ( صلى الله عليه وسلم) ümmetiyiz. En hayırlı ve en son ümmetiz. Diğer ümmetler Peygamber efendimizin ( صلى الله عليه وسلم) ümmeti olma şerefinden mahrum kalmışlardır. Diğer ümmetlerin helâkına neden olan bir takım işlerden Yüce Allah Efendimiz ( صلى الله عليه وسلم) hürmetine bizi af etmiştir. Geçmiş ümmetler herhangi bir günah işlediklerinde Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) onları topyekûn helâk eder, mesh eder maymun veya domuza çevirirdi. Taş yağdırmak, şiddetli yağış, ateş yağdırma gibi toplu helâk edilme ve mesh etme (şekillerini değiştirme) Peygamber efendimizin ( صلى الله عليه وسلم) ümmetinden kaldırılmıştır. Bunun manası bu ümmet diğer ümmetlere göre daha günahsızdır demek değildir, geçmiş ümmetlere göre şu anda yedi milyarın üzerinde yaşayan insanlar arasında günah işleyen sayısı iyilerden misli misli fazladır. Yedi milyar insan içerisinde iman edenlerin sayısı yani Müslümanların sayısı ancak 1,5 milyar civarındadır. Peki, bu 1,5 milyar içerisinde salih amel işleyenlerin sayısı kaçtır? Çevremize bakarak yaklaşık bir tahminde bulunabiliriz. Demek ki ümmetler içerisinde en çok günah işleyen ahir zaman yani bu devir ümmetidir. Allah’u Teâlâ’nın bizleri tufan, sel vb. afatlarla yok etmeyişi Fahri Kâinat efendimiz ( صلى الله عليه وسلم ) hürmetinedir.
Allah’u Teâlâ bizlere Kur’an göndermiş, insanlığın iftiharı Peygamber efendimizi ( صلى الله عليه وسلم) göndermiş ve bu güne kadar bozulmadan gelen mükemmel bir din ile bizi taltif etmiştir. Peki, bu din bize rızk temini hakkında ne emreder biraz ona değinelim
وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُّبِينً
Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.Ahzâb 58
İnsanlar birbirine eziyet, zulm etmesin birbirlerini kandırmasın Allah’u Teâlâ bunları yasaklamıştır. Bakınız bir rivayette;
فقال: ما هذا يا صاحبَ الطعامِ؟ فقال: ياَ رَسُولُ اللّهِ أصابتْهُ السماءُ. قال أفَ جعلْتَهُ فوقَ الطَّعامِ حتّى يَراهُ الناسُ؟ مَنْ غَشَّنَا فليْسَ مِنَّا[. أخرجه مسلم وأبو داود والترمذى، وهذا لفظ مسلم.
Resulullah ( صلى الله عليه وسلم) çarşıda bir yiyecek yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkardı. Parmaklarına rutubet bulaştı. Adama: “Ey satıcı nedir bu?” diye çıkıştı. Adam: “Ey Allah’ın Resulü, yağmur ıslattı, deyince: “Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlayamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir” buyurdu. Müslim, İman 164, (102), Tirmizi, Büyu 74, (1315), Ebu Davud, Büyu, 52, (3452), İbnu Mace, Ticarat, 36, (2224)
Bakınız ne diyor Peygamber efendimiz ( صلى الله عليه وسلم ) “Bizi aldatan bizden değildir” yani imanı tam değildir. Ne ağır bir tehdittir bu anlayana. Manavlık yapmış bir kişi bize şöyle anlatıyor. Diyor ben bir zaman manavlık yaptım, zarar ettim kapatmak durumunda kaldım işyerimi. Nasıl zarar ettin? Sebze/meyve tartılırken terazide hile yapılmazsa kazanılamaz diyor.
Şimdi soruyorum İslam’da hile var mıdır? Kesinlikle İslam’da hile yoktur. Bir insan helalden kazandığına haram karıştırırsa maddi manevi hastalıklar olur. Duaları kabul olmaz, kendisi çoluk, çocuğu hastalıklara, belalara maruz kalır. Manevi olarak kalbi hastalıklara tutulur. Şimdi diyoruz son zamanlarda çocuklarımız niye bozuldu? Kimse diyemez ben çocuğumun muallimiyim, ona her şeyi öğretiyorum Daha geniş kapsamlı olarak şöyle diyebiliriz. Çocuklar okullarda, dini kurumlarda eğitim alıyorlar fakat asıl olarak çocukları eğiten internettir, televizyonlardır. Bugünkü eğiticiler maalesef internet, sokaklar, kötü arkadaşlardır.
Bir büyük şöyle söylüyor; (Bu söz için hadis diyenler var ise de ben hadis kitaplarında rastlamadım)
“Ey insanlar çocuklarınızın eğiticisi siz iseniz, ona İslam çerçevesinde edeb veriniz. Eğer ona edeb vermezseniz zaman onlara edeb verir.”
Bu zamanın vereceği edeb ise malumdur. Ne yaparsanız yapın çocuk fitneden nasibini alır. O zaman böyle bir zamanda ne yapmak gerekir? Bakınız Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) ne söylüyor;
وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ
Eksik ölçüp tartanların vay haline! Mutaffifin 1
Daha fazla çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekir. Kişi bir yandan haram yer bir yandan benim çocuğum iyi bir çocuk olsun, namazını kılan, ebeveynlerine, insanlara karşı iyi olsun, salih olsun der. Bu mümkün değildir. Haram yemediği halde böyle bir evlat büyütmek ne kadar zor iken, hele birde haram yedirse o çocuğun salih olması çok zordur. Mahşerde anne ve babasının yakasını tutar ey annem! Ey babam! Niçin bana haram yedirdiniz diye davacı olur. Allah’u Teâlâ ( جَلَّ جَلَالُه ) zaten rızkı veriyor
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir. Zariyat 58
Defalarca Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) rızka kefil olduğunu tekit ediyor. O halde harama ne gerek var. Milletin dilinde “ben rızkım için gayret ediyorum, çalışıyorum” hayır rızkı veren Yüce Allah’dır ( جَلَّ جَلَالُه). Bunun için Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) bir sınır koymuştur, gidin haramdan kazanın dememiştir.
وَعَنْ ابنِ عُمر رضي اللَّه عَنْهُمَا قَالَ : ذَكَرَ رَجُلٌ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أنَّهُ يُخْدعُ في البُيُوعِ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « منْ بايَعْتَ ، فَقُلْ لا خِلابَةَ » متفقٌ عليه .
İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek alış-veriş yaparken kendisinin sürekli aldatıldığını söyledi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: – “Kimden alış-veriş yaparsan ona ‘İslâm’da aldatma yoktur’ de!” buyurdu. Riyazus Salihin
Bu ayet ve hadislerden ne anlıyoruz? Peygamber efendimiz ( صلى الله عليه وسلم ) ne buyuruyor ; فليْسَ مِنَّا “bizlerden değil” diyor. Biz kimiz? Müslümanlarız. Allah ( جَلَّ جَلَالُه) korusun bakın ne duruma düşmüş oluyoruz haram yediğimizde, faizle muamele ettiğimizde. Hele tefeciler birde hile-i şeriye yapıyor aklınca “haşa” Allah’ı ( جَلَّ جَلَالُه ) kandırmaya çalışıyor. Kumar mesela o kadar kumar çeşitleri çıkmış ki isimleri bile değiştirilmiş, haramın ismi değiştirilmiş, eskiden hırsızlığın ismi ne idi hırsızlık idi İslam’a göre eli kesilirdi, şimdi ne deniyor “yolsuzluk” yaptı hafif bir şekilde geçiştirilmeye çalışılıyor. Faiz yerine kredi almış diyorlar, faiz faizdir ismini güzelleştiriyorlar konut kredisi, araba kredisi gibi. Bunlar haramdır günah-ı kebairdir. Bunları yapmak için hiçbir bahane yoktur. Ne yapayım mecburum araba alacağım, ev alacağım, hayır mecbur değilsin. Araban yoksa evin yoksa yaşayamazsın hayatın boştur gibi şeyler batıldır. İnsan isen evinde arabanda olmayabilir. Araba, ev, insan olmanın şartlarından değildir.
İnsan gerçekten niye bu işlere bulaşıyor? Araba haram olan kredi ile alınmış bu aracın sonu iyi değil, bela getirir. Bir insanın arabası olmazsa bir şey olmaz, ama araba için cehenneme girmesi ne derece doğrudur. Cehennem öyle kolay bir iş değildir (Allah muhafaza) 100 derece su sıcağına dayanamayan bizler cehennem ateşine nasıl dayanacağız. Bunun hesabını hiç yapmıyoruz. Niye? Biraz onun hesabını yapalım, cehennemi aklımıza getirelim. Etrafımızda gördüğümüz zalim insanları hemen cehenneme atıyoruz ama bize gelince hiç cehennemi kendimize yakıştırmıyor sorun yapmıyoruz. Böyle bir fikir doğru mudur? Tabi ki doğru değildir. Hele günümüzde bir su içmişiz dalmışız dünyaya hep beraber bozuluyoruz. Geçmiş Peygamberler zamanında on köyden birisi bozulsa idi Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) siz niye onlara mani olmadınız diye hepsine birden tufan, sel göndererek helak ediyordu. Şimdi toplumda günahlar adet haline gelmiş güya biz dindarlar kendisini muhafaza edenler işte ismine hacı, hoca, şeyh denilenler de bunlara karşı duyarsız olmuşuz. Bu gidişatın sonu ne olacak. Elbette ki şöyle olacak Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) Kur’an-ı Kerim’de Ben-i İsrail’ den bahsederken buyuruyor ki onların içerisinde bir gurup günah işlerken diğerleri ona tepki gösteriyorlardı, bir zaman sonra artık tepki vermez oldular, bir müddet sonra da gittiler onlarla oturup-kalkmaya başladılar artık o günahlar onlara da normal gelmeye başladı. Öyle olunca Yüce Allah ( جَلَّ جَلَالُه ) onların kalplerini birbirine ısındırdı, birbirlerini sevmeye başladılar iyilerin kalpleri de onlar gibi karardı gitti.
Bugün en küçük bir bir ilçede bile birçok haram işleniyor faiz alınıyor-veriliyor, bankalara para yatırılıyor, Allah’ın ( جَلَّ جَلَالُه ) şeytanın işlerdir dediği kumar artık kırk değişik isimle oynanıyor. Uyuşturucu kullanılıyor, dedikodu var, yalan var, zulüm var peki böyle bir toplum sadece bir yerde mi var? Hayır, her yerde var. Bu haldeyken Allah’u Teâlâ bizi muvaffak kılar mı? Hayır, niçin muvaffak kılsın biz Allah’u Teâlâ’ya karşı günah içerisindeyiz. Biz hak ettiğimiz halde Allah’u Teâlâ bize merhamet etmiş topluca helak etmemiştir. Peki, ne yapmamız gerek? Elimizde Kur’an ve sünnet gibi sahih kaynaklar var, tevbe edelim, istiğfar edelim, nefs muhasebesi yapalım kalben sağlam bir şekilde tevbe edelim ve tekrar günahlara geri dönmeyelim.
28 Nisan 2018 (12 Şaban 1439) tarihli sohbet