أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم
Bizleri ve kâinatı yaratan Yüce Allah’a hamdu senalar olsun. Eşrefi mahlûkat Muhammed Mustafa’ya, a’line, ezvacına, eshabına salat ve selam olsun.
İnsanı Allah’a ulaştıran yollar o kadar çoktur ki burada onları tek tek zikr etmeye imkân yoktur. Allah’u Teâlâ kullarını af etmek için sayısız yollar göstermiştir. Burada ayet ve hadislerde belirtilen hayr yollarının bazılarından bahsetmeye çalışacağız.
Allah’u Teâlâ ayeti kerimede şöyle buyuruyor,
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ
“Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.” (Bakara; 110)
Hayr etmek küçümsenemeyecek bir iştir. Hayr yolları da pek çoktur. Peygamber efendimiz insanlara gülümsemenin bile hayr olacağını bildiriyor. İnsanlara eza veren şeylerin, yollardan, evlerden, temizlenmesi veya سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَر demek veyahut bir hurma sadaka edilmesi hayr yollarında bazılarıdır.
Allah’u Teâlâ bizleri af etmek için en küçük şeyleri bile hayr olarak kabul ediyor. Yeter ki bizler bu hayr işleri yapalım, devamlı olarak kendisini analım. Yapılan her hayr sevap hanesine kaydedilir. Allah’u Teâlâ bir tek hayr sebebiyle birçok günahları af edebilir. Pek çok evliyaullahın hayatlarını okuduğumuzda küçücük bir hayrla Allah’u Teâlâ’nın onları velayet makamına ulaştırdığını görüyoruz. Hangi amel sebebiyle af olunacağını, cennete gireceğini insan bilemez. Yeter ki o işi yaparken niyeti halisane Allah rızası olsun. Peygamber efendimiz bir kişinin susuz kalan bir köpeğe su vermesi bahsinde şöyle diyor;
عن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّهِ : بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمْشى بِطَرِيقٍ اشْتَدَّ عَلَيْهِ الْعَطَشُ فَوَجَدَ بِئْراً فَنَزَلَ فِيهَا فَشرِبَ ثُمَّ خَرَجَ وَإذَا كَلْبٌ يَلْهَثُ يَأكُلُ الثَّرَى مِنَ الْعَطَش. فقَالَ الرَّجُلُ: لَقَدْ بَلَغَ هذَا الْكَلْبُ مِنَ الْعَطَشِ مِثْلَ الَّذِى كانَ بَلَغَ مِنِّى فَنَزَلَ الْبِئْرَ فَمَ‘َ خُفَّهُ مَاءً ثُمَّ أمْسَكَهُ بِفيهِ حَتَّى رَقِىَ فسَقَى الكَلْبَ فَشَكَرَ اللّهُ تَعالى لَهُ فَغَفَرَ لَهُ. قَالُوا يَا رسُولَ اللّهِ وَإنَّ لَنَا في الْبَهَائِمِ أجْراً؟ قالَ: في كُلِّ كَبِدٍ رَطْبَةٍ أجْرٌ[. أخرجه الثثة .
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.” Resulullah’ın yanındakilerden bazıları: “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalatu vesselam: “Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu. (Buhari, Şirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27)
Hadisin öteki rivayetlerinde verilen bilgilerde, o köpeği sulayan kişinin veya günahkâr kadının cennete konulduğunu ve bu hareketi dolayısıyla Allah’ın affını kazandığını bildirilmektedir. Demek ki, her tür canlıya yapılacak iyilikler, bir takım günahlara kefâret olmakta cennete gidişte fayda sağlamaktadır. O halde yapılabilecek iyilik ve hayrı geciktirmeden bir an evvel yapmak lâzımdır. Yine yollarda Müslümanlara eziyet verici şeylerin giderilmesinde de cennete müstahak olunacağını Peygamber efendimiz bildirmiştir.
– الثَّالثُ عنْهُ قال : قال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « عُرِضَتْ عَلَيَّ أعْمالُ أُمَّتي حسَنُهَا وسيِّئُهَا فوجَدْتُ في مَحاسِنِ أعْمالِهَا الأذَى يُماطُ عن الطَّرِيقِ ، وَوجَدْتُ في مَساوَىءِ أعْمالِها النُّخَاعَةُ تَكُونُ فِي المَسْجِدِ لاَ تُدْفَنُ » رواه مسلم .
Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetimin iyi-kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi işlerinin içinde, gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılmasını da buldum. Kötü amelleri arasında da mescidde temizlenmeden bırakılmış balgamı gördüm.” Müslim, Mesâcid 57. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 7
Ayeti kerimede Yüce Allah;
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ ﴿٧﴾ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ ﴿٨﴾
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” (Zilzâl 7-8) buyuruyor.
İnsan işlediği bir kötülüğü Yüce Allah af edebilir, Peygamber efendimiz ona şefaat edebilir fakat yaptığı işin mutlaka hesabı görülecektir. Yaptığı kötü işin utancını, zahmetini mahşerde illa ki yaşayacaktır. Af edip etmemek Yüce Allah’ın elindedir isterse af eder, isterse af etmez.
Zaman zaman Tesbih: Sübhanallah, Tahmid: Elhamdülillah, Tekbir: Allahuekber söylüyoruz. Bunun için Peygamber efendimiz;
وعَنْ أَبي ذَر رَضِي اللَّه عَنْهُ ، عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « يُصبِحُ عَلى كُلِّ سُلامَى مِنْ أَحدِكُمْ صدقَةٌ : فَكُلُّ تَسبِيحة صدَقةٌ ،وكل تحميدة صدقة ، وكُل تَهليلَةٍ صدَقَةٌ ، وَكُلُّ تكبيرة صدَقةٌ ، وأَمر بالمعْروفِ صدقَةٌ ، ونهيٌ عنِ المُنْكَرِ صدقَةٌ ، ويُجْزِئ مِن ذلكَ ركْعتَانِ يركَعُهُما مِنَ الضحى » رواه مسلم .
Ebu Zer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden her biriniz için tüm eklemleri için her sabah sadaka vermesi gerekir. Dolayısıyla her tesbih bir sadakadır, her hamd bir sadakadır, her tekbir bir sadakadır. İyilik tavsiye etmek sadaka, kötülükleri sakındırmak sadakadır. Kuşluk vaktinde kılınacak iki rekât namaz bunların yerini tutar.” (Müslim, Müsafirin 84) buyuruyor.
Bir insan şu kötülüğü yapma demekte, namaz kıl demekte bir sadaka hükmündedir. Zaten toplumumuz bunu yapsa kötülükler ortadan kalkar. Komşularımızda, etrafımızda bulunan tanıdıklarımızda namaz kılmayanlar var ise onlar her görüldüğünde iyilikler emredilir, kötülüklerden nehy edilirse Allah’u Teâlâ bunların karşılığında sevap verir. Bunları yapamaz ise iki rekât kuşluk namazı bunların yerine geçer. Kuşluk namazı çok önemlidir. Allah dostları teheccüd namazını ne kadar önemli görerek seyr-u-sulûk yapanlara ders olarak vermişlerse kuşluk namazını da o kadar önemli görerek müridlerine tavsiye etmişlerdir. Tarikat yolunda seyr-u-sulûk yapanlar için İmam-ı Rabbani (Kuddise sırruhu) teheccüd namazı vaciptir diyor. İşte duha namazı da o kadar önemlidir. İnsanoğlu hayr işlerde hiçbir şeyi küçük görmemelidir. Elinden geldikçe her hayrı işlemeye çalışmalıdır.
وفي أخرى للشيخين عن أبي هريرةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قالَ رسُولُ اللّهِ َ تَحْقِرَنَّ جَاَرَةٌ لِجَارَتِهَا وَلَوْ فِرْسِنَ شَاةٍ. »الفِرْسِنُ« خُفُّ الْبعير، وقد استعير هنا للشاة فسمى ظِلفُها به .
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Komşu kadın komşu kadından gelen koyun paçasını bile küçük görmesin.” (Buhari, Edeb 30, Hibe 1, Müslim, Zekât 90)
Peygamber efendimiz bu hadisi şerifinde, Allah rızası niyeti ile komşuya verilen en küçük bir şeyin bile küçümsenmemesi hususunda bizi ikaz ediyor. Yapılan iyilikleri küçümsemek, önemsenmemek ancak cahillerin işi olabilir. Akılı bir kişi ne kadar küçük gibi gözükse de hayrın kıymetini bilir.
وعن أبي هريرةَ رضي اللَّه عنه أَنَّ رسولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إِذا تَوَضَّأَ العبدُ المُسلِم أَوِ المؤْمِنُ فَغَسل وجهَهُ خَرجَ مِنْ وَجهِهِ كلُّ خطِيئَة نَظَر إِلَيْهَا بِعيْنيْهِ مع الماءِ أَوْ معَ آخرِ قَطْرِ الماءِ ، فَإِذا غَسل يديهِ ، خَرج مِنْ يديهِ كُلُّ خَطيئَةٍ كانَ بطَشَتْهَا يداهُ مَعَ المَاءِ أَوْ مع آخِر قَطْرِ الماءِ ، فَإِذا غَسلَ رِجَليْهِ ، خَرَجَتْ كُلُّ خَطِيئَةٍ مَشَتها رِجلاه مع الماءِ أَوْ مَع آخرِ قَطرِ الماءِ ، حتى يخرُجَ نَقِيًّا مِن الذُّنُوبِ »رواه مسلم .
Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar; “Müslüman veya mümin bir kul abdest aldığı ve yüzünü yıkadığı zaman gözleriyle işlediği günahlar abdest suyu veya suyun son damlalarıyla beraber dökülür gider. Ellerini yıkadığı zaman elleriyle işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlalarıyla beraber dökülür gider. Ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlalarıyla ayaklarından dökülür gider. Böylece o kimse günahlarından temizlenmiş olur. (Müslim Tahara 32)
Peygamber efendimizi bu hadisi şerifinden anlıyoruz ki ibadet hazırlığı da hayr yollarındandır. Namaz kılmak için alınan abdest esnasında insanların yüzünde başka organlar da bulunmasına rağmen sadece gözlerden bahs edilmesi, gözlerle işlenen günahların çokluğundandır. Gözler her haramın giriş kapılarıdır, haramlara bulaşmak her görülene nazar etmekle başlar. İşte bu bilerek veya bilmeyerek yapılan haram nazarlardan oluşan günahların abdestle döküleceği bildirilmektedir. Resulullah tarafından yine eller ve ayaklar da zikredilmek suretiyle, aslında abdest alan kimsenin bütün bu organlarla işlediği günahlardan arınacağı anlatılmaktadır. Günahların döküleceği tabirinden kasd bu organlarla işlenen günahların af olacağıdır.
عنْه قالَ : قَال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « منْ توضَّأ فأحَسَنَ الْوُضُوءَ ، ثُمَّ أتَى الْجُمعةَ ، فَاستمع وأنْصتَ ، غُفِر لَهُ ما بيْنَهُ وبيْنَ الْجُمعةِ وزِيادةُ ثَلاثَةِ أيَّامٍ ، ومَنْ مسَّ الْحصا فَقد لَغَا » رواه مسلم .
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kişi güzelce abdest alır, cuma namazına gider, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, abesle iştiğal etmiş olur.” (Müslim, Cuma 27. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cuma 5; İbni Mâce, İkâme 62, 81)
Demek ki kişi şartlarına riayet ederek kâmil bir abdest alır Cuma namazı için mescide giderse, “burada Peygamber efendimiz Cuma hutbesinin dinlenmesinin önemini de belirtiyor” hiçbir şeyle meşgul olmadan, yanındakilerle konuşmadan hutbeyi dinlerse on günlük günahları Allah tarafından af ediliyor.
عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ألا أدلُّكَم على ما يَمْحُو اللَّهُ بِهِ الْخَطايا ، ويرْفَعُ بِهِ الدَّرجاتِ ؟ » قالوا : بلى يا رسُولَ اللَّهِ ، قال : « إسباغ الْوُضوءِ على الْمَكَارِهِ وكَثْرةُ الْخُطَا إِلَى الْمسَاجِدِ ، وانْتِظَارُ الصَّلاةِ بعْدِ الصَّلاةِ ، فَذلِكُمُ الرّبَاطُ » رواه مسلم .
Ebû Hüreyre radıyallanu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah Teâlâ’nın hataları bağışlamasına ve dereceleri yükseltmesine vesile olan iyilik ve hayırları size açıklayayım mı?” diye sordu.
Ashâb-ı kirâm:
– Evet, (açıkla) ey Allah’ın Resûlü! Dediler. Hz. Peygamber:
– “Meşakkatli de olsa abdesti tam almak, mescidlere doğru adımları çoğaltmak, namazdan sonra gelecek namazı beklemek… İşte sizin ribâtınız (hudut gözcülüğünüz)” buyurdu. (Müslim, Tahâret 41. Ayrıca bk. Tirmizî, Tahâret 39; Nesâî, Tahâret 180; İbni Mâce, Tahâret 49, Mesâcid 14, Cihâd 41)
Hastalık, soğuk hava gibi zor şartlar altında bile abdesti tam olarak almak, mescitlere gidişlerde atılacak adım sayısının çokluğunun, mesela öğlen namazını kıldıktan sonra mescitten ayrılmadan ikindi namazını beklemek veya mescid dışında olsa bile kalbinin diğer namaz vaktinde olmasının dereceleri yükselteceğini bu hadisi şerif bize bildiriyor. Bunlar nefse zor gelen işlerdir, bu amelleri ancak nefsini yenen kişiler yapabilirler, İşte bu da onların Allah yanında derecelerini yükseltir.
Yine Peygamber efendimiz bize hayr yolarını göstermeye devam ediyor;
عنْهُ قال : قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ما مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْساً إلاَّ كانَ ما أُكِلَ مِنْهُ لهُ صدقةً ، وما سُرِقَ مِنْه لَه صدقَةً ، ولا يرْزؤه أَحَدٌ إلاَّ كَانَ له صدقةً» رواه مسلم . وفي رواية له: « فَلا يغْرِس الْمُسْلِم غرساً ، فَيَأْكُلَ مِنْهُ إِنسانٌ ولا دابةٌ ولا طَيرٌ إلاَّ كانَ له صدقَةً إِلَى يَوْمِ الْقِيَامة ».
وفي رواية له : « لا يغْرِس مُسلِم غرْساً ، ولا يزْرعُ زرْعاً ، فيأْكُل مِنْه إِنْسانٌ وَلا دابَّةٌ ولا شَيْءٌ إلاَّ كَانَتْ لَه صدقةً ، ورويَاه جميعاً مِنْ رواية أَنَسٍ رضي اللَّه عنه . قولُهُ : « يرْزَؤُهُ » أي : يَنْقُصهُ .
Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Herhangi bir Müslümanın diktiği ağaçtan yenen şey onun için sadakadır. Çalınan şey de sadakadır; eksiltilen de onun için sadakadır.” Müslim, Müsâkât 7
Müslim’in bir başka rivâyetinde (Müsâkât 10) şöyle buyurulur:
“Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamet gününe kadar o Müslüman için sadaka olur.”
Yine Müslim’in bir rivâyetinde de (Müsâkât 9, 12) şöyle buyurulmaktadır:
“Bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan bir insan veya kurt-kuş yerse, bu o Müslüman için sadaka olur.” Buhârî (Hars 1, Edeb 27) ve Müslim bu son hadisi Enes İbni Mâlik’ten rivâyet etmişlerdir.
Bir kişinin diktiği ağaçtan sadece insanlar değil diğer canlılarda ondan faydalanırsa işte bu ağaç/ekin ona kıyamet gününe kadar sadaka oluyor.
Burada kısmen de olsa hayr yollarından bahsetmeye çalıştık. Hayr yolları o kadar çok ki yeter ki insan hayr yollarını arasın, Allah rızası için hayr eylemeye niyet etsin.
Allah’u Teâlâ bizleri hayr yollarını araştıran, kendi rızası için hayr edenlerden eylesin. Âmin
12.01.2017 tarihli sohbet