أعوذ بالله من الشيطان الرجيم , بسم الله الرحمن الرحيم

اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَآلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

“Mümin erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan (kadınlardan) çevirsinler, mahrem yerlerini, korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarından şüphesiz haberdardır. Nur 30

O harama bakış zehir gibidir, insanın kalbini karartır. Bir insanın bunu hafife almaması gerekir.  Ben bir kadına baksam veya bir kadın erkeğe baksa ne olur diye küçümsememesi gerekir çünkü küçük günah insanı büyük günaha sevk eder büyük günahta insanı şirke sevk eder. Küçük bir günahı önemsememek kişiyi küfre kadar götürebilir. Onun için Allah’ın bütün yasaklarına riayet gerekir. Bu bir bakış insanı zinaya oradan küfre kadar götürebiliyor Allah muhafaza. Çevremizde şunu görebiliyoruz bir insan günaha alıştığı zaman artık o günahı küçük görüyor sonra o küçümsediği günah onu büyük günahları işlemeye sürüklüyor. Sonrada o büyük günahı helal edercesine hafife alıyor işte bu da onu küfre kadar sürüklüyor.

Şafi fıkhına göre bir kadın namaz kılarken eli ve yüzü açık olabilir bu demek değildir ki kadının eline ve yüzüne bakılabilir.

Eğer nafaka verebilecek gücünüz var ise evlenin çünkü evlenince dininin yarısını muhafaza etmiş olursunuz. Kişi zinde olduğu zaman evlenmesi vacip olur. Nasıl ki bir kişide zina korkusu olunca evlenmesi vaciptir işte onun gibi.

 

وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: تُنْكَحُ الْمَرأةُ ‘رْبَعِ خِصَالِ: لِمَالِهَا، وَلِحَسَبِهَا، وَلِجَمَالِهَا، وَلِدِينِهَا. فَأظْفَرْ بِذَاتِ الْدِّينِ، تَرِبَتْ يَدَاكَ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي.»حَسَبُ ا“نْسَانِ« مَا يعد من مفاخر آبائه؛ وقيل: هو شرف النفس وفضلها. وقوله »تَرِبَتْ يَدَاكَ« أى التصقت بالتراب من الفقر، وهذا الدعاء وأمثاله كان يرد من العرب بغير قصد الدعاء، بل في معرض المبالغة في التحريض على الشئ والتعجب منه ونحو ذلك .

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Kadın dört hasleti için nikâhlanır: Malı için, haseb ve nesebi için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.” Buhari, Nikâh 15

Evlilik yapılacak kadın malı, nesebi, güzelliği veya dini için seçilir, asıl olan dindar olanı seçmektir. Bir kadın dindar ise onun dindarlığı erkeğe de da sirayet eder, dini daha mükemmel yaşamakta destek ve teşvikçi olur. Eğer dindar değil ise o zaman erkeğinde dindarlığına zarar verebilir, o evlilikten dünyaya gelecek çocuklar da bundan zarar görürler. Kadının iyi olanları ne kadar fayda verirse kötü olanları da o kadar zarar verirler. Dindar olan bir kadın eşini dindarlığa teşvik etmekle birlikte evlatlarını da dindar olarak yetiştirir. Dindar değil ise eşini de bozar, çocuklarını da Allah yolundan gayri yollara sokar.

Talakta (Boşanma) acele etmeyiniz.

 

وعن محارب بن دِثَار عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قَالَ رَسولُ اللّه : مَا أحَلَّ اللّهُ شَيْئاً أبْغَضَ إلَيْهِ مِنَ الطَّقِ[.وفي أخرى »أبْغَضُ الحَلِ إلى اللّهِ الطَّقُ«. أخرجه أبو داود .

Muharib İbnu Disar, İbnu Ömer Radıyallahu Anh’den naklen anlatıyor: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Allah’ın, helal kıldıkları arasında en sevmediği şey talaktır.” Bir diğer rivayette ise şöyle gelmiştir: “Allah’ın en sevmediği helal, talaktır.” Ebu Davud, Talak 3

Maslahattan dolayı bir evliliğin yürümeyeceği veya daha kötü sonuçlara sebep olacağı durumlarda kolaylık için Allah’u Teâlâ talakı helal kılmıştır.  Talakın helal oluşu (boşanma) herkes canı istediği zaman boşanabilir manasında değildir. Ondan dolayıdır ki talak üç defadır.  Birinci ve ikinci talaklarda eşler pişman olduklarında tekrar bir araya gelebilirler. Bu da evlilik müessesinin devamını sağlamaktadır. Günümüzde ise kişiler üç talakı da bir seferde atabiliyorlar. Hatta boşanma gerçekleştiği halde peşine düşmüyor, sormuyor nasıl olacak diye, sanki hiçbir şey olmamış gibi akşam eşi ile eve gidiyor evliliğine devam ediyor ‘neuzübillah’. Evlilik hayatı bu talaklardan sonra devam ettirebilir mi diye bazıları peşine düşüyor, hocalara âlimlere soruyorlar çare arıyorlar. Eğer şeriata göre boşanma gerçekleşmemişse hocalar o kişiye yol gösterirler ama boşama gerçekleşmişse yapılacak bir şey yoktur.

Boşama kelimelerini burada söylemek istemiyorum çünkü günümüzde insanlar bu kelimeleri tam olarak bilmediklerinden sinirlendiklerinde, o kadar şeyler söylüyorlar ama onunla boşanma olmuyor o nedenle şimdi söyler isek Allah muhafaza bu kelimeleri hıfz ederler öyle sinirli bir anlarında bu kelimeleri kullanarak boşanabilirler.

Şunu sizlere bir nasihat olarak söyleyebilirim. Sakın çok büyük bir hata yoksa eşinizi boşamayın. Tarihte bugüne kadar görülmüştür ki gerek erkek gerekse kadın için de en çok pişman olunan şey boşanmaktır.

Kadınlara boşanma hakkı verilmemesinin bir nedeni de şudur; Kadınlar daha duygusal olduklarından çok çabuk sinirlenebiliyor ve boşanma kelimelerini kullanabiliyorlar. Erkekler kadınlara göre daha sabırlı olmakla birlikte fitnenin, fesadın çoğaldığı bu zamanda daha da sabırlı olmak zorundadır. Çünkü fitne her şeye bulaşıyor aile hayatına da, ticarete de ne yaparsak yapalım bu fitne bir yerde karşımıza çıkıyor. Bu nedenle çok duyarlı, teyakkuzda olmamız gerekir. Nice aileler bu fitne sebebi ile boşanmış, çocukların psikoloji bozulmuş durumdadır. Hiç kimse demesin ki ben boşanınca rahat edeceğim. Erkeğe burada daha fazla vazife düşüyor, daha sabırlı olmak zorundadır. Öyle ufak tefek şeylerden dolayı eşlerini boşamamaları, ailelerini yıkmamaları gerekir. Evet, kadında bir merhamet var çocuklarına karşı bu nedenle kim söylerse söylesin çocukları için yeniden evlenmiyor. Erkek ise bir şekilde evleniyor hayatına devam ediyor ama böyle yaparak kadına karşı büyük bir zulüm yapmış oluyor. İşte bu konulara çok dikkat etmek gerekiyor.

Ey Müslümanlar! kadınlarınızı, kızlarınızı, akrabanız olan kadınları eşlerini talak için zorlamalarından sakındırınız. Dilinizi talakla yemin etmeye alıştırmayın.  Kişi zorda kalınca hemen talakla yemin ediyor, bunu adet haline getirmeyiniz. Eğer bunu adet haline getirirseniz çoğu zaman eşinizi boşarsınız farkına bile varmazsınız. Her ne için olursa olsun dilinizi talak kelimesine alıştırmayınız ister yemin ister şaka için olsun. Bakınız talak kelimesi (boşanma) kullanıldığı zaman niyete bakılmaz şakadan bile söylese o talak gerçekleşir. Kinaye kelimeler gibi değildir. Bir kişi ister şaka ile ister yemin ile herhangi bir boşanma kasdı olmadan bile söylerse eşi boşanır. Bu nedenle bu boşanma kelimelerini kullanmakta çok dikkat edilmelidir.

Evliliği ilan ediniz. İnsanlara şer’i çerçevede düğün yemeği veriniz. Şer’i ölçülere uygun olarak düğün yemeği vermek sünnettir, icabeti ise vaciptir. Günümüzde düğünlerde gayri meşru işler yapılmaktadır. Sazlar, davullar çalınmaktadır, bu tip düğünlere davet edildiğinde gidilmemesi gerekir. O düğünlere gitmekle Allah’ın razı olmadığı bu düğün şeklini meşrulaştırmış oluruz. Gayri meşru hiçbir şeyin bulunmadığı sünnete uygun düğünlere çağrıldığında kişinin oraya gitmesi farz olur, geçerli bir mazereti olmadığı takdirde gitmemesi halinde günahkâr olur.

Evliliğin ilanı ile herkese şu anlatılmış oluyor bu kadın ile bu erkek evlidirler böylece bilinsin. Aklımıza bugün yapılan gizli evlilikler geliyor. Gizli olarak yapılan evliliklerde kadınlar mağdur oluyorlar, hiçbir hak sahibi olamıyorlar. Evliliği gizli tutan erkeğin kafasında mutlaka bir hile vardır. Bunlardan biriside şudur, ben bu kadından faydalandığım kadar faydalanırım, ifşa olduğunda bırakırım olur biter düşüncesidir. Bunu şunun ifade ediyorum böyle gizli evlilik yapmış kadınlar bizi arıyorlar hallerini anlatıyorlar. Şimdi bunlar evlenmişler ne zamanki bu evlilik ortaya çıkmış ailesi, çevresi o erkeğe baskı yapmış bu kadını boşayacaksın diye, o adamda hiç gözünün yaşına bakmadan o kadını boşamış o kadıncağızda ortalıkta mağdur olmuş. Evet, Yüce Allah dörde kadar evliliği helal kılmış fakat bu şekilde değil, meşru çerçeve içerisinde yapılmasına izin vermiş.

وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ

“Uygun gördüğünüz diğer kadınlardan iki, üç ve dörder olmak üzere nikâh ediniz. Bunlar arasında adaleti sağlayamayacak olursanız o zaman bir kadın veyahut sahip olduğunuz bir cariye ile iktifa ediniz. Bu şekilde adaletten sapmamağa daha yakın olursunuz.” (Nisa, 4/3)

Bu ayeti kerime ile aralarında adalet ile davranmak şartı ile izin verilmiş ise de adaletin sağlanmasının çok zor olduğu da;

وَلَن تَسْتَطِيعُواْ أَن تَعْدِلُواْ بَيْنَ النِّسَاء وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلاَ تَمِيلُواْ كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ وَإِن تُصْلِحُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا

“Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.” Nisa 129

Ayeti kerimesinde bildirilmiştir. Günümüzde iki eşi olan bir insanın şeriata uygun olarak eşlerine adaletli davranması mümkün değildir. Adaleti sağlayamaması nedeniyle her gün günaha girer bundan dolayı da Allah’a vereceği hesap çok zor olur.

Haram olan bir şeyi ne nikâh akdinde ne zifafta yapmayın. Bakınız günümüzde maalesef ülkemizin her yerinde müzikli eğlenceli düğünler yapılmaktadır. Bir aile mevlidli, İslam’a uygun bir düğün yapsa insanlar gitmez hale gelmiştir. Bir de şöyle söylerler – ne zamana gelmişiz bu zamanda böyle düğün mü olur?- Sanki zaman, insanlar değişince dinde değişmiş oluyor. Kadın-erkek karışık düğünler yapılıyor beraber halaylar vs. oynanıyor haram bir düğün olunca melekler oradan uzaklaşıyor, günahları yazan melek hemen orada evliliğin ilk aşamasında günah yazmaya başlıyor. Sünnete uygun olarak yapılması gereken düğün merasimleri yapılmadığından o yuva haramla kurulduğu için daha ilk günden aile huzurunu kaybetmiş oluyor. Evli çiftler arasındaki problemlerin başlangıcı işte bu haramla yapılan düğünlerle başlıyor. Haramla temeli atılan bu evliliklerden ise salih/saliha çocuk meydana gelmiyor.

Sünnet olan evliliklerin Kur’an-ı Kerim tilavetleri, vaaz-u nasihat ile başlatılması gerekmektedir ki o aile huzurlu, o evlilikten dünyaya gelen çocuklar salih/saliha olsunlar.

وَآتُواْ النَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَّرِيئًا

“Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin.” (Nisa 4)

Şimdi ne kadın ne erkek mehir nedir bilmiyorlar. Nikâh kıymaya geliyorlar mehirden habersizler. Evlilikten dolayı kadına bir hak düşmekte işte bu hakka mehir denilmektedir. Kadınların bu hakkını veriniz, kadınlarla güzel geçininiz, ona karşı güzel davranışlarda bulunun. Kadına üzerinde bulunan haklarınızı öğretin ki o da bu hakları yerine getirsin.

Eşiniz adetli veya lohusa iken ona yaklaşmayın. Diz ile göbek arasına el ile dokunmayın. Eşinize dinin hükümlerini öğretiniz, batıl itikatlara müsamaha göstermeyin. Kadınlarda bir zafiyet söz konusu. Bir falcı, büyücü, muskacı duyduğu zaman hemen oraya meyledebiliyor. Batıl olan şeylere kadınlar daha çabuk meyledebiliyorlar hele hele fal gibi sihir gibi işlere. Toplumun içerisine yerleşmiş bu gibi batıl işlere karşı kadınlar ikaz edilmelidir. Bunların batıl olmakla birlikte haram olduğu da söylenmelidir.

Erkekler eşlerine ve çocuklarına infakta bulunmalıdır. Onlara karşı cimrilik yapılamaz. Onların meşru ihtiyaçları elden geldiğince karşılanmalıdır. Bu konuda aşırıya gidilerek israfta yapılmamalıdır. Cimrilik haram olduğu gibi israfta haramdır. Malayani şeylere, lüzumsuz şeylere para harcamak, bu da israftır, haramdır.

Çocuklara güzel isim koymakta bir vazifedir. İsimleri İslam’a uygun isimler olsun Abdullah, Abdurrahman, Aişe, Zeynep, Hatice gibi. Son zamanlarda çocuklar için bu isimler beğenilmiyor öyle acaib isimler konuluyor ki anlamak mümkün değil. Araştırıyor öyle isimler buluyorlar ki manası bile yok.

Erkek çocuklar kız çocuklarından üstün tutulmamalı eşit davranılmalıdır. Bir şey alırken kız-erkek ayrımı yapılmamalıdır. Her ikisine de yaratılışlarına uygun şeyler alınmalı yetiştirilmelerine azami ihtimam gösterilmelidir.

Yüce Allah temeli Kur’an ve sünnete göre atılan, içerisinde İslam’ın yaşandığı huzurlu, bereketli, salih/saliha evlatların yetiştiği evlilikler bahşetsin. Âmin

 

23.11.2017 tarihli sohbet

 

 

WhatsApp'ta paylaş