Şaban/Ramazan 1436 Haziran 2015

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;

 Savm (oruç) lügatte bir şeyden kendini alıkoymak anlamını ifade etmektedir. Bütün yiyecek ve konuşmalardan kendini alıkoyma manasını da içerir. Istılah anlamı ise; mükellef bir şahsın, mahdut bir zaman zarfında (fecri sadıktan güneşin batımına kadar) yiyecek, içecek, cinsi münasebetten kendini alıkoymasıdır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Ey iman edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Tâ ki sakınabilesiniz.”1 ayetiyle oruç tüm Müslümanlara farz kılınmıştır.

Aynı ayette orucun insanlara farz kılınmasının hikmet ve faydaları da belirtilmiştir. Çünkü insanı manevi olarak koruyan ve onu günahlardan alıkoyan önemli amellerden belki en önemlisi oruçtur. Orucun Ramazan ayında farz olması, Ramazan ayının daha faziletli olmasındandır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan tüm ayların efendisidir.”2

Bir başka hadiste ise şöyle buyurdu;

و عنه رَضِىَ اللّهُ عَنْه: ]قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا دَخَلَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ، وَسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ[. أخرجه الستة إ أبا داود .

“Ramazan ayına gelindiğinde cennet kapıları açılır, Cehennem kapları kapanır, Şeytanlar ise bağlanır.”3

Allah birçok hikmet, fayda ve sırlarla dolu olan orucu insanlar için farz kılmıştır. Oruç bir insanın sadece sabahtan akşama kadar aç kalmasını ifade etmemektedir. Bu faydalardan bazıları şunlardır:

• Oruç tutmakla insanın Allah ile bağlantısı kuvvetlenir.

• Oruç Allah’a yakınlaşma, gerçek kulluğu gerçekleştirmeyi, emirlere daha kolay uymayı, yasaklardan daha çok korunmayı gerçekleştirir.

• Nefsi ıslah etmede; insanın kendine çeki düzen vermesinde nefsanî bir terbiye söz konusudur. • Fakirlere karşı hassas olma açısından da içtimai bir fayda hâsıl olmaktadır.

• Eski ve yeni tabiplere göre de sıhhat açısından birçok faydaları bulunmaktadır.

• Camide yapılan itikâf gibi ibadetler Müslümanlar arasında kardeşlik duygusunun gelişmesine sebep olmaktadır. Bu da toplumsal açıdan Müslümanların birlikteliğini sağlar.

İtikâf lügatte: lebs/kalmak, habs/hapis, mülazeme/gereklilik anlamlarını ifade eder. Istılahta ise: “bir kişinin hususi bir niyetle mescitte kalması” demektir. İtikâfın; müstehab, bir de vacip olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır.

Birincisi; senenin tüm vakitlerinde camiye gidildiğinde i’tikâf için niyet edilmesidir.

İkincisi de; itikâfın nezir edilmesi durumudur. İtikâfın Ramazan ayında, özellikle son on günde yapılması daha faziletlidir. İtikâf Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in önemli sünnetlerinden birisidir. İtikâfın da birçok faydaları bulunmaktadır. İnsan, beden ve ruhtan oluşur. Vücut yemek, içmekle gıda alırken ruh, çeşitli ibadetlerle gıda alır. Bundan dolayı da insan Allah ile baş başa kalmak, din ve dünya işlerinin muhasebesini yapmak için muayyen bir vaktini ibadet ve taate ayırmalıdır. İtikâfla insan dünya meşgalesinden, nefsanî şehvetlerden sıyrılarak ruhunu tezkiye edip Allah (Celle Celâlühû) ile bağını kuvvetlendirmektedir.

İtikâfta yapacağı ibadetler, alacağı manevi gıdalarla hayatını yeniler, hayatını şekillendirirken yolunu aydınlatır. Bir açıdan itikâf; insanın, kendi geçmiş ve geleceğini muhasebe etmesidir. İtikâf Ramazanın son on gününde Kadir gecesini ihya etmek için İslam şiarında önem arz etmektedir. Özellikle bazı Arap ülkeleri ve Hindistan Pakistan’da tüm Müslümanlar işlerini güçlerini bırakıp son on günü camide itikâfta geçirirler. Pakistan’da o günlerde vaazlar, toplu zikirler tertip ederler. Maalesef ülkemizde itikâf şuuru yok denecek kadar azdır. Bazı cemaatler teşvik etmelerine rağmen yeterince ihya edilememektedir. Son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığı bazı yerlerde camileri itikâf için geceleri açık bırakmak suretiyle imamlara talimat vermesine rağmen talep görmemektedir. Aslında belli cemaat liderleri İslam şiarından olan itikâfı teşvik etmelidirler. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ : مَنْ أحْيَا سُنَّةً مِنْ سُنَّتِي أُمِيتَتْ بَعْدِي فَقَدْ أحَبَّنِي، وَمَنْ أحَبَّنِي كَانَ مَعِي

“Kim benden sonra unutulmuş sünnetimden bir sünneti ihya ederse, o sünneti işleyenin sevabı kadar ona sevap verilir. O sünneti işleyenin sevabından hiçbir şey de eksilmez. Kim Allah ve Rasulünün razı olmadığı bir bid’ati ortaya çıkarırsa, o bidati işleyenlerin günahı kadar günah ona yazılır. O bid’atleri işleyen insanların günahından hiçbir şey de eksilmez.”4

Bu gün de görülüyor ki itikâf sünneti unutulmaya yüz tutmuştur. Hatta çoğu Müslümanlar itikâfın ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu hadiste geçen sevaba nail olmak için bile olsa bu sünnet mutlaka ihya edilmelidir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in özellikle Ramazan ayında yaptıklarını özetlemek gerekirse şunları sıralayabiliriz: Kur’an’ı çok okumak. Hazreti Cebrail (Aleyhisselam) Peygamberimizle (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her sene ramazan ayında Kur’an’ı mukabele suretiyle hatmederdi. Fakirlere sadaka verir Ramazan ayında ise sadakayı artırırdı.

Peygamberimiz insanlara karşı çok cömertti. Ramazan ayında cömertliği katlanırdı. Hasta ve yaşlıları mutlaka çokça ziyaret ederdi. Ramazan ayında Allah’a olan yalvarışı ve yakarışı oldukça artardı. Teravih namazını kılardı. Peygamberimizin en önemli sünnetlerinden biri de Ramazan ayında itikâfa girmesidir. Ramazanın son on günü itikâfa girerdi. Bunu vefat edinceye kadar sürdürmüştür.5

Yukarıda geçtiği gibi Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sadece ibadetle yetinmeyip sosyal hayatla ilgili her alanla ilgileniyordu. Bu ilgi ve alakasını Ramazanda biraz daha artırıyordu. Efendimiz başta akrabaları olmak üzere tüm müminleri ziyaret eder, durumlarıyla yakında ilgilenirdi. Ramazan ayında gündüzleri oruçlu olup gecelerini ibadetle geçirirdi. Buna tüm müminleri teşvik ederdi. İbadetlerinin başında Ku’ran okumak gelirdi. Cebrail (Aleyhisselam) her Ramazan gecesi Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)le bir araya gelip, ayın sonuna kadar karşılıklı Kur’an okurlardı.

Ramazan ayı müminler için sosyal bir yardımlaşma kurumu işlevini yerine getirdiği gibi aynı zamanda Müslümanlar için nefsi muhasebe ve kendilerini tezkiye etmelerini de ifade ediyordu. Oruç tutmakla ve başkalarına yardım etmekle psikolojik olarak kendilerini daha iyi hissetmelerine sebep oluyordu. Kur’an ayı olan Ramazan ayı hakkıyla idrak edildiğinde tüm Müslümanların bir yılın muhasebesini topluca yapmalarını sağlamaktadır.

Sonuç olarak Kur’an Ramazan ayında indirilmiştir. Ramazan Kur’an’da adı geçen tek aydır. Bin aydan daha hayırlı olan gece Ramazan ayının son on günündedir. İşte bu son on günde bin aydan daha hayırlı olan geceyi hakkıyla idrak edip ibadetle geçirmek için itikâfa girip Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in neredeyse unutulan bu sünnetini ihya etmek gerekmektedir.

Kaynaklar 1. Bakara, 2/183 2. Buhari, Müslim 3. Mecmeu’z-Zevâid, III, 140 4. Tirmizi 5. Buhari

WhatsApp'ta paylaş