أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın İsm-i Şerifi ile…

Peygamberlere ve kitaplara nasıl iman etmemiz gerekir; Peygamberler kimlerdir ve onların vasıfları nelerdir…

Bütün kâinatı yaratan Yüce Allah, en eşrefi mahlûkat olarak insanları yaratmıştır. Yani bütün kâinat içerisinde yaratılmış bulunan mahlûkat içerisin de insanı bir şekilde yaratmıştır. Yeryüzün de var olan herşeyi insanların hizmetine vermiştir.

هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

”O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı” (Bakara, 2/29)

Kâinatın hürmetine yaratıldığı en müşerref insan Hazreti Muhammed Mustafa (Aleyhi Salatu Vesselam)‘dır.
Bir Hadis-i Kutsi’de Yüce Allah şöyle buyuruyor: ”Levlake Levlak Lema Halaktü’l Eflak”
Sen olmasaydın ya Muhammed ben kâinatı yaratmazdım. Yüce Allah, kâinatı Yüce Peygamberimiz (Aleyhi Salatu Vesselam)‘ın hürmetine ve onun için yaratmıştır.

Yüce Allah:

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً

Biz insanoğlunu şerefli kıldık. (İsra Suresi 70 )

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ

Biz insanları en güzel şekilde yarattık. Buyuruyor. (Tin Suresi 4)

Yüce Allah, Hz. Âdem’i yeryüzün de temsilci (Halife) kıldık buyuruyor.

İnsanlar ve cinler yeryüzün de sorumlu ve mükellef olan mahlukatlardır. Peygamberler ve kitaplar insanların ve cinlerin Allah’a karşı vazifelerini bildirmek için gönderilmiştir.

Bir ayet-i Kerime’de Yüce Allah şöyle buyuruyor:

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى

”İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder” (Kıyame Suresi 36)

İnsanlar başıboş yaratılmadı, sorumlu ve mükelleftirler. İnsanlara ve cinlere akıl verilmiştir ve bu akıl karşılığında ibadet, ahlak ve güzel davranışlarla sorumlu tutulmuşlardır.

İnsanlara ve cinlere gelen Peygamberler, onların dünyada nasıl hareket etmeleri ve Allah’a karşı kulluk vazifelerini nasıl yerine getirmeleri gerektiğini bildirmişlerdir. İnsanın, bütün semavi kitaplara ve bütün peygamberlere inanması gerekir, bu imanın şartlarından biridir.

Hz. Âdem (a.s)’den Hazreti Muhammed Mustafa’ya (Aleyhi Salatu Vesselam) kadar gönderilen bütün semavi kitaplar ve Peygamberler Allah’ın bir olduğunu, kıyametin geleceğini, Cennet ve Cehennemin Hak olduğunu, Allah’a karşı kulluk vazifelerini, (ibadet, ahlak, muamelat kısımlarını v.s) bildirmişlerdir.

Yüce Peygamberimiz  (Aleyhi Salatu Vesselam) kendisinden önce gelen kitapların ve peygamberlerin şeriatlarını teyit etmiştir.

Peygamber Efendimiz (Aleyhi Salatu Vesselam), Allah’ın (Celle celaluhu) bir olduğunu, ahiretin ve mahşerin var olduğunu, İbadetlerin nasıl yapılması gerektiğini bildirmiştir.

Usul olarak bütün peygamberler aynı şeyleri söylemişlerdir fakat şöyle bir şey var; diğer bir peygamber zamanın da namaz bir vakit iken, Peygamber Efendimiz (Aleyhi Salatu Vesselam) zamanın da namaz 5 vakit olarak emredilmiştir.

Misal olarak; bir diğer peygamberin zamanın da oruç 1-5 gün yada 10 gün ise, Peygamber Efendimiz Aleyhi Salatu Vesselam‘ın ümmetine ise oruç ibadeti 30 gün farz kılınmıştır. Yani furuat’ta farklılıklar vardır, usül de bütün peygamberler aynı şeyden bahsederler.

Hz. Âdem ilk insan ve ilk peygamberdir. Yüce Allah Hz. Âdem’i (aleyhisselam) topraktan yarattığı zaman, Cennet’te bütün peygamberlere ona secde edin diye emretmiştir, bütün peygamberler secde etmiştir yalnız iblis hariç o secde etmedi. İblis o zaman meleklerdendi. İblis secde etmediği için, Yüce Allah (celle celaluhu) onu tard etmiştir.

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ

”Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem’e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz cevirdi ve büyüklük taşladı, böylece kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2/34)

Havva annemiz Hazreti Âdem’in omurgasından yaratılmıştır ve ikisi de cennet de beraber yaşarken, Allahu Teâlâ emretmiş; bütün meyvelerden bol bol yiyin fakat sadece şu buğday ağacına yaklaşmayın.
Âdem ile Havva, Şeytan’ın vesvesesi sonucu yasak ağaçtan yediler ve cennetten dünyaya indirildiler.

وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلاَ مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ

Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. (Araf, 7/19-21)

Şunu iyi anlamak gerekir; bugün dünya çapında okutulan bir tarih var, bu tarih de ilk dönem Cilalı Taş devri, ateşin bulunmasından önce gibi v.s geçiyor, bu kitaplarda anlatılan; insanın vahşi olduğu, avlandığı, yani maymun gibi, ilk önceleri mağaralarda  yaşadığı ve mağaralardan insanlığa geçiş yapıldığı gibi suni bir tarih öğretiliyor. İlk insan olan Hz. Âdem ilim sahibi idi, nasıl olur da bizlere vahşi bir şekilde tanıtılmaya çalışılıyor.

Sizleri, özellikle gençleri uyarıyorum; kesinlikle bu yalan tarihe inanmayınız! Bu doğru değildir! İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem mükemmeldir.

Ayrıca Allah Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem (a.s)’e her şeyin ismini, mahiyetini ve niçin yaratıldığını öğrettiğini ve imtihanda Hz. Adem (as)’in meleklere üstün geldiğini bildiriyor.

Dünyanın tarihi: Hz. Âdem’den Yüce, Peygamber Efendimiz’e (Aleyhi Salatu Vesselam) kadar; Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz.Yuşa, Hz. İsa gibi Peygamberleri vahiy sırasına göre incelediğimiz de dünyanın yaşının on bin seneyi geçmediğini anlıyoruz.

İlk Peygamber Adem (aleyhisselam)’dan son Peygamber Efendimiz’e (Aleyhi Salatu Vesselam) kadar 124 bin peygamber gelmiştir, bu peygamberlerden bazılarına Allahu Teala tarafından vahiy gelmiştir, bazıları ise Resul’dür. Resul olanlara aynı zaman da peygamberlik ve tebliğ vazifesi de verilmiştir. Resullerin sayısı daha azdır, akaid’de 315 kadar resul olduğunu biliyoruz.

Resul olan Peygamberler, Allah ile kulları arasın da elçidir, Hz. Cebrail vasıtasıyla gelen emirleri insanlara ulaştırırlar.

Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’i Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla Yüce Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya (Aleyhi Salatu Vesselam) ve bu suretle bizlere göndermiştir. Kur’an-ı Kerim’in nazil oluşundan bugüne kadar 1400 yıl geçtiği halde, aynı ilk nazil olduğu gün gibi, bir harfi dahi değiştirilmeden, Allah tarafından muhafaza edilmiştir ve hiçbir şekilde tahrif edilememiştir.

Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’i sadece bir dönem için göndermemiştir, o bütün zamanlara hitap eder. Mesela; ibadet, ahlak, ceza hukuku, miras, akaid ve diğer hukuklar bir bütün olarak kıyamete kadar geçerlidir.

Geçenlerde bir profesör, dedi ki; Kur’an o dönemlerde geçerliydi, şimdi biraz değiştirmek gerek. Neuzubillah, Bu profesör küfre kadar gitti.

Kur’an-ı kerim’de Yüce Allah buyuruyor: Biz Kur’an-ı Kerim’i indirdik ve onu koruduk.

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

”Hiç şüphe yok ki o Zikri / Kur’an’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz” (Hicr, 15/9)

Kur’an-i Kerim’de adaletli bir hukuk sistemi vardır. Hiç kimse, Kur’an-i Kerim bugün geçerli değildir diyemez. Uluslararası hukukçular, Kur’an’ın hukukunu araştırdıktan sonra, bu hukuk dünyada uygulanabilse tam adalet sağlanır ve zulüm olmaz demişlerdir.

Bütün iyilik ve güzellikler Kur’an’da mevcuttur. Allah’ın gönderdiği vahiy de hukuk ve adalet vardır, mesela Kur’an indiği bölgede daha önceleri zulüm had safhada iken, düzeni ve adaleti sağlayarak güzelliği ve iyiliği getirmiştir.

En son peygamber, Muhammed Mustafa Aleyhi Salatu Vesselam bütün peygamberlerin peygamberidir ve bütün peygamberlerden büyüktür ve üstündür, kendisinden önce inen bütün kitapların hükmünü iptal etmiştir.

Hiç kimse diyemez, ben İncil ile amel ediyorum ya da Tevrat ile amel ediyorum ya da Hz Âdem’den kalan suhuflarla amel ediyorum, diyemez, çünkü onların hükmü Kur’an-ı Kerim nazil olduğunda kalkmıştır.

Hiçbir kimse ben Tevrat ile ya da İncil ile amel ediyorum bundan dolayı cennete gireceğim diyemez, hak edemez de. Çünkü bir kişi Hz. Muhammed Aleyhi Salatu Vesselam‘a ve ona inen kitaba inanmadan cennete giremez ve o kişinin imanı geçerli değildir.

Bir kişi şöyle derse; ben şu peygambere inanırım bu peygambere inanmam ya da Kur’an’a inanırım Tevrat’a ya da Zebur’a inanmam dediğinde imanı geçerli olmaz!

Ben, Muhammed’e (Aleyhi Salatu Vesselam) inanmıyorum diyen bir Yahudi ya da Hristiyan’ın imanı olmaz ve geçerli değildir. Bir insanın imanını geçerli olması için tüm peygamberlere ve kitaplara inanması gerekir.

İncil, Tevrat ve Zebur tahrif edildiğinden dolayı içlerin de vahiy kalmamıştır, belki yüzde bir ya da iki civarında kalmış olabilir. Rahipler ve Hahamlar kendi istedikleri gibi İncil ve Tevrat’ı değiştirdiler.

Allahu Teâla, Kur’an-ı Kerim’de önceki peygamberlerin kıssalarını ve Tevrat ve İncil’de geçen Yüce Peygamberimizin Muhammed Mustafa’nın (Aleyhi Salatu Vesselam)  vasıflarını ve isimlerini bildirmiştir, bu o derecedir ki Hristiyan ve Yahudiler kendi öz çocuklarını nasıl çok iyi tanıyorlarsa, bu tanımalarından daha da fazla Efendimizin isimlerini ve vasıflarını çok iyi bilirler. Peygamberimizin (Aleyhi Salatu Vesselam) vasıflarını ve isimlerini bu semavi kitaplardan çıkararak, silerek tahrif ettiler.

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ 

Allah katında din İslam’dır.  (Ali İmran Suresi 19)

Bir Müslüman, ben cennete gireceğim diyebilir, bunun dışında hiçbir din ve inanca sahip olan bir kişi ben cennete gireceğim diyemez, Allah katın da geçerli değildir, Allah kabul etmiyor.

Allahu Teâla kullarına, peygamberleri aracılığıyla kitaplar göndermiştir, bu kitaplarda emirler ve yasaklar ve yapılması gereken görevler ve dünya ve ahiret de mutlu olmanın yolları bu kitaplarda gösterilmiştir.

Dört büyük kitap vardır; Kur’an-ı Kerim, Yüce Peygamberimiz’e (Aleyhi Salatu Vesselam), Tevrat Hz. Musa’ya (a.s), İncil Hz. İsa’ya (a.s), Zebur Hz. Davud’a (a.s) gönderilmiştir. Zebur’da vaaz ve nasihatler vardır, Kur’an-ı Kerim gibi hükümler yoktur. 10 suhuf Hz. Adem’e (a.s), 50 suhuf Hz. Şit’e (a.s), 30 suhuf Hz. İdris’e (a.s), 10 suhuf İbrahim (a.s)’a gönderilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçen peygamberler, sırasıyla:

1- Adem (a.s)
2- İdris (a.s)
3- Nuh (a.s)
4- Hud (a.s)
5- Salih (a.s)
6- İbrahim (a.s)
7- Lut (a.s)
8- İsmail (a.s)
9- İshak (a.s)
10- Yahub (a.s)
11- Yusuf (a.s)
12- Eyyüb (a.s)
13- Şuayb (a.s)
15- Harun (a.s)
16- Davud (a.s)
17- Süleyman (a.s)
18-Yunus (a.s)
19- İlyas (a.s)
20- Elyesa (a.s)
21- Zekeriyya (a.s)
22- Yahya (a.s)
23- İsa (a.s)
24- Musa (a.s)
25-Hazreti Muhammed Mustafa (Aleyhi Salatu Vesselam)

Bir de Ulul Azm peygamberler vardır, bunlar:
1- Nuh (a.s)
2- İbrahim (a.s)
3- Musa (a.s)
4- İsa (a.s)
5- Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhi Salatu Vesselam

Bir insan, ben Kur’an’ın bir bölümüne inanırım bir bölümüne inanmam derse yada ben Kur’an’ın hüküm ayetlerine inanmıyorum veyahut Zekat farz değildir yada Hac farz değildir veyahut faiz haram değildir derse imanı olmaz!.. Çünkü bir insanın Müslüman olabilmesi için Kur’an-ı Kerim’in tüm ayetlerine inanması gerekir.

Bir insan Haram olan bir şeye haram değildir yada farz olan bir şeye farz değildir derse, dinden çıkar!..

Bir kişi, teknoloji gelişmiştir, Kur’an günümüzde geçerli değildir, derse dinden çıkar!.. Kur’an’ın hükmü kıyamete kadar geçerlidir.

Bir insan, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (Aleyhi Salatu Vesselam) sünnetlerini yada hadislerini inkar ederse dinden çıkar!..

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَىإِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

”Peygamber kendiliğinden konuşmamaktadır. O’nun konuşması kendisine vahyedilenden başkası değildir.” (Necm 3-4)

Bundan dolayı Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (Aleyhi Salatu Vesselam) hadisleri de vahiydir yani Allah’u Teâlâ’nın sözleri ve emirleridir.

Ben Hadisleri kabul etmiyorum dediğiniz de imanınızı kaybedersiniz. Hadisleri inkâr etmek demek vahyi inkâr etmek demektir.

Peygamberlerin Sıfatları:

1- Emanet
2- Sıdk Sıfatı
3- Fetanet Sıfatı
4- İsmet Sıfatı
5- Tebliğ sıfatı

 

WhatsApp'ta paylaş