Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…

İslami açıdan uyuşturucuyu ele aldığımız zaman Kur’an’a bakmamız gerekiyor. Meseleyi bu bağlamda değerlendirmek daha sağlıklı sonuçlara varmamızı sağlayacaktır. Uyuşturucudan kasıt müskir yani sarhoş edici olan her şeydir. Kur’an-ı Kerim, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde aşağıdaki ayeti kerimelerde konuyu izah etmiştir:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿٩٠﴾

اِنَّمَا يُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ

“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?” [1]

Ayrıca hadis-i şeriflerde de uyuşturucu maddelerin hepsi müskir kısma dahil edilip haram sayılmıştır: Ebu Musa (Radıyallahu Anh) Peygamber Efendimize; ya Resulullah! Ben öyle bir yerdeyim ki bit’ ile isimlendirilen baldan içecek yaparlar, bir de arpadan yapılan mizir denilen içecek vardır. Acaba haram mıdır?” deyince Peygamber Efendimiz; “Tüm sarhoş edici şeyler haramdır”[2] buyururlar.

Bu hadise binaen fıkıhtaki; “Çoğu sarhoş eden maddenin azı da haramdır.” ilkesi, sarhoş verici maddelerin hem azı hem de çoğunun haram olduğunu göstermektedir. İnsanoğlunun başıboş yaratılmadığını, bir disiplin bir nizam ve intizam içinde yaratıldığını, onun için de peygamberler gönderildiğini Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde ifade edilmiştir;

أيحسب الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سدى

“İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?” [3]

İnsanoğlunun dünyada yapacağı tüm amellerinden sorumlu olduğu, bu ameli ile Yüce Mevla’ya hesap vereceği birçok ayet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde mevcuttur. Vahiy ile insana gelen emir ve nehiyler mutlaka insanın bireysel ve toplumsal faydasınadır. Buna binaen İslam, uyuşturucu ve içkiyi yasaklamışsa, bu; insanlara olan faydasındandır. Çünkü bilimsel olarak tespit edilmiştir ki; uyuşturucu, bireylere maddi ve manevi zarar vermektedir. Sadece bireylere değil aynı zamanda sosyal sorunlar meydana getirdiğinden dolayı toplum sağlığını büyük ölçüde tehdit etmektedir. Uyuşturucuyla müptela olan bir toplum, aile yapısını zedeler.

Bu günkü Avrupa’da aile mefhumunun yok olmasının sebeplerinden bir tanesi de toplumsal açıdan uyuşturucuya çok yakın olmalarıdır. Uyuşturucu kullanan bireylerin hem akli hem de ruhi-psikolojik melekeleri sağlıklı çalışmamaktadır. Alması gereken doğru kararları alamamaktadır. Her an için bir diğerine veya kendine zarar verebilecek bir potansiyele sahiptir. Uyuşturucu kullanan bireylerin çokluğuna bağlı olarak o toplumda akli ve ruhi anlamda ciddi sıkıntılar çeker. Bundan dolayı da toplumsal olarak ilerleyemediği gibi hep geriye doğru gider. Uyuşturucudan kazanılan haram paranın kolay yoldan ve kısa sürede kazanılması toplumsal dengesizlikleri doğurduğu gibi kolay yoldan kazanılmış olması hasebiyle de insanları bu yola teşvik etmektedir. Bu vesileyle toplumda tembellik ve haksız kazanca sevk etmek, ayrıca yasal açıdan yasak olması da bu ticareti yapan insanların genellikle yakalanıp hapse atılması sonucunu doğurmaktadır.

Sağlık yönünden de toplumsal bir felakete yol açmaktadır. Toplumun terakkisi için harcanacak çaba ve gayretler, uyuşturucu ve onunla mücadeleye harcanmakta, toplumun ilerlemesi için çalışması gereken gençler hep hastane köşelerinde bu illetle boğuşmaktadır. Son yıllarda uyuşturucudan ölen insanlarımızın çokluğu da sağlık yönünde bu tehlikenin büyüklüğünü göstermektedir.

Uyuşturucuyla müptela olan genç kızlar, uyuşturucu bulamaya çalışırlarken bir takım cinsel istismarlara maruz kalmaktadırlar. Bunun sonucunda toplumsal yozlaşma, ailede kopmalar hatta intiharlar meydana gelmektedir. İslam dini, insan sağlığına önem vermiştir. İslam, insana verilen nimetlerden istifade etmeyi isterken bunda ölçülü olmamızı istemiştir. Peygamber Efendimiz sağlık ve boş vakit hakkında ümmetini uyararak şöyle demiştir:

عن ابن عباس رضي اللَّه عنه قال: قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: «نِعْمتانِ مغبونٌ فيهما كثير من الناس: الصحة والفراغ»

“İki nimet vardır ki insanların çoğu bunda aldanmışlardır. Bunlar; sıhhat ve boş vakittir.” [4]

Hadis-i şerif, tam da uyuşturucu gibi maddelerin sonucunda ortaya çıkan, tüm toplumu ifsat eden iki temel zarara işaret etmektedir. Çünkü uyuşturucu, insanları sıhhatinden etmekte ve kıymetli vakitlerini de boşa geçirmektedir. Ayrıca vahiy; can, mal, din, nesil ve aklı muhafaza altına almıştır. Uyuşturucu ve kumar, muhafaza altında olan bu beş şeyi tehdit etmektedir. Aslında uyuşturucu gibi maddelerin zararları göz ününe alındığında bunların muhafaza altında olan can, mal, din, nesil ve aklın ifsadı sonucunu doğurduğunu görmekteyiz. Örneğin içkiyi ele aldığımızda; içkiyi içen bir insanın öncelikle aklı gider. Aklı giden bir insan kendini kontrol edemez ve sağa sola saldırabilir. Bu kişi, insanların mallarına zarardan geri durmaz, her an bir cana kıyabilir. O insan için namus, ırz mefhumu bir şey ifade etmez. İslam nazarında zararlı maddelerin bu denli kerih görülmesinin nedenlerinden biriside bu maddelerin kullanımının insanlar arsında çok hızlı bir şekilde yayılması ve telafisi zor birtakım yaralara yol açmasıdır.

Yapılan bazı araştırmalar, zararlı madde kullanımı, gençler arasında yayılma hızı dünya nüfus artış hızından daha fazladır. Sadece bu gerçek bile tehlikenin boyutunu ortaya koymaktadır. Bali gibi ucuz, ulaşımı kolay bazı maddelerin çocuklar tarafından yaygın olarak kullanılmasıyla özellikle fakir, şehirlerin varoşlarında yaşayan çocukların yukarıdaki gibi birtakım zararlara daha çok maruz kalmaktadırlar. Uyuşturucu kullanımının bir tek sebebinden söz etmek mümkün değildir. Bilakis birçok sebebi bulunmaktadır. Bunlar: Teknolojinin getirdiği safahatın dünyada yaygınlaşması, dünya gençliğini uçuruma götürmesi, gençlikte bir arayış, bir boşluk oluşturmaktadır. Bu boşluk; iman, amel-i salih ile doldurulmadığı taktirde, bir yerlerden bunu telafi etmeye çalışırlar. Evvela içki gibi ulaşımı daha kolay olan alışkanlıklarla başlar, daha sonra bu onu tatmin etmeyince bali, esrar, eroin, kokain gibi hayati tehlike oluşturan maddeler ile kendini tatmin etmeye çalışır. Buna rağmen hiçbir surette tatmin olamamakta, hatta bu boşluk gittikçe derinleşmektedir. Halbuki iman nuru, amel-i salih ile kalbini nurlandırdığı zaman sefahatın zararından emin olur ve o nurla huzuru bulur.

Yirmi birinci yüzyılın globalleşen dünyasında bir yerde çıkan bir kötülük aynı anda dünyanın bir diğer ucunda ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla zararlı maddelerin kullanımı sadece ilk olarak çıktığı yerde kalmıyor. Dünyanın her tarafına dağılıyor. Her ne kadar bazı toplumlarda birtakım kötü alışkanlıklar o toplumun yapısıyla dokusuyla bağdaşmıyorsa da çağımız iletişim araçları özellikle bazı filmlerdeki uyuşturucu reklamları sayesinde çok kolay bir şekilde o toplumun gençleri tarafından kabul görmektedir.

Sınırsız hürriyet, yukarıda zikredilen ayet-i kerimede; Allah, insanları başıboş yaratmadığını, kendi isteği doğrultusunda her şeyi yapamayacağını ifade etmiştir. Ancak dünyada var olan sınırsız, seviyesiz had ve hudud tanımayan özgürlüğün doğurduğu medeniyet, gençliği bu felaketlere götürmektedir. Devletler bazında uyuşturucuya karşı getirilen müeyyideler ise sadece satıcılara karşı getirilmiştir. Kullananlara karşı hiçbir müeyyide getirilmemiştir. Bu da şu demektir; kullanıcı açısında herhangi bir yasak söz konusu değildir. Arkadaş ortamı, uyuşturucunun yaygınlaşması için önemli bir faktördür. Peygamber Efendimiz; “Kişi arkadaşının dini üzerinedir.” hadisi ile arkadaş ortamının ne denli önemli olduğuna dikkat çekmektedir. Aile terbiyesi, küçük yaşlarda zararlı maddelere maruz kalma veya bu gibi maddelerden uzak durmada etkili unsurlardan birisidir. İslam, yedi yaşına gelmiş bir çocuğa ailesine o çocuğa doğruları ve yanlışları öğretmesini farz saymıştır. İşte yedi yaşında uyuşturucu ve diğer günah olan hasletlerin kötülüğünü ders alıp bilinçlenen bir çocuk ileriki yaşlarda hep kendisini bundan uzak tutar. Maalesef günümüzde İslam ahlak ve terbiyesi yerine, sokakların ahlakı, tv ve internet ahlakıyla ahlaklanmalarına biz büyükler olarak seyirci kalmaktayız. Çok az kişi çocuklarını bu müfteris (yırtıcı) hayvan hükmünde olan tehlikelerden koruyabilmektedir. Fakirlik, göç ve daha nice sıralayabileceğimiz uyuşturucuya götüren yollar mevcuttur.

Hulasa uyuşturucu konusunda geldiğimiz nokta şudur: Dünya’nın her yerinde uyuşturucu alabildiğince yayılmaktadır. İslam âlemi, özellikle ülkemiz, doğusu ile batısı ile küçük şehir demeden hızlı bir şekilde bu illete müptela olmaktadır. Buna maddi ve manevi alanlarda tedbir getirilmediği takdirde maddi ve manevi çöküş, toplumsal problem ve neslin yok oluşu meydana gelir. İleriki yıllarda toplumu idare edecek liderlere bu liderlere itaat edecek bir toplum kalmayacak, daha acıklısı; doktorlardan çok psikiyatri uzmanlarına ihtiyaç duyulacak, ancak bu psikiyatri uzmanları da topluma çare bulamayacaklardır.

Cemaziyülahır 1435 Nisan 2014

[1] Maide 90-91

[2] Buhari

[3] Kıyamet 36

[4] Buhârî, Rikak 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15

WhatsApp'ta paylaş